SAFRA'NIN (SAFURE) AÄžIDI HÄ°KAYESÄ°
Ahmet Tekin (Aşık Onguni)
Adı Soyadı : Safure Arlı (Kızlık soyadı Erdoğan)
Baba adı : Mustafa
Ana Adı : Fatma
DoÄŸum Tarihi : 01.07.1926
Ölüm Tarihi :10.04.1948
Karaman Taşkale Kasabası'nda çocukluğumdan beri annem Meryem Tekin, teyzem Şerife Kitabalan ve kasabamızda diğer kadınlardan da zaman zaman dinlediğim "Safra'm Ağıdı" bende çok derin bir etki bırakmıştı. Bu ağıdın gerçek hikayesini öğrenmek için araştırmaya karar verdim. Burada ilginç olan bir şey var olay Karaman Ayrancı Divaz Köyü'nde gerçekleşiyor. Divaz Köyü'nde olay biliniyor fakat ağıdı melodi olarak söyleyen, bilen kimseye rastlamadık. Bu ağıdı günümüze Taşkaleliler taşıyor.
"Safure ve dayısının oğlu Hüseyin 1942 yılında, askere gitmeden evlenirler. Hüseyin güçlü kuvvetli bir yiğit, Safure iri yapılı güzel bir kızıdır. Hiçbir sorun yoktur. Birbirlerine çok yakışırlar. Safure kocasını öyle bir severmiş ki kadınların içinde toplulukta "sağ olsun da sallansın kırklıların( Eşi Hüseyin hicri 1340, miladi 1924 doğumlu) içinde mor bıyıklı halamın oğlu Hüseyin'im" dediği zaman ağzından bir Hüseyin daha çıkarmış. Sonlarının böyle olacağı kimsenin aklına gelmezmiş. Hüseyin askere gider 4 yıl gelmez askerden. Güçlü kuvvetli bir yiğit olduğundan askerde ağır cephane sandıkları taşıttırırlar. Askerden geldiği zaman sakatlanır, gücünü kuvvetini kaybeder. Çevrede bir dedikodu başlar. Safure artık Hüseyin'e dönüp bakmaz, onunla şöyle yapar bununla böyle yapar. Geçimleri bozulur. Hüseyin'in kalbine fesat girer. Çok sevdiği Safure'sini gözü görmez artık. Askerden geleli daha 6 ay olmamıştır. Safure'yi öldürmek istediğini birilerine anlatır. Birgün yatağının altına tokuç (çamaşırların ıslatılarak üzerine vurulan sapı ve gövdesi sağlam ağaçtan yapılan malzeme) koyduğunu vuramadığını, başka birgün balta koyduğunu vuramadığını söyler. Safure bunu duyar. Babası Mustafa'ya söyler. Babası kızar "öyle şey mi olur" der. Hatta Safra'yı döver gönderir. Hüseyin'in Safra'yı öldürecek gücü de yoktur. Safra güçlü kuvvetli kadındır. Kış bitip baharın yeni başladığı bir cuma günü Hüseyin cami çıkışında akrabaları olan Hasan ve Halil İbrahim'e para karşılığı Safure'yi öldürmelerini söyler. Onlar kabul eder 10 Nisan 1948 akşamı uyurken baltayla kafası ve boynuna darbeler indirirler. Odanın duvarlarına Safure'nin kanları fışkırır. Safure ömrünün baharında, daha 22 yaşında taze bir fidandır. Hüseyin çıkar: "Safure'yi kestim" der. Duyanlar inanmaz, Safure Hüseyin'i kesmiştir derler. Acı haber tez duyulur. Cesedi otopsi için 6 gün bekletilir. Köy bekçisi kapıda 6 gün nöbet tutar. O zaman mevsim nedeniyle yolların kapalı olması ve sadece 1 cip olması sebebiyle 6 günde ancak gelindiği söyleniyor. Kafası ve boynunda 12 adet balta darbesi tespit edilir. Hatta görenler, saçlarının baltaya kanla donup kaldığını söylerler. Safure'nin zalim Hüseyin'i de çok yaşamaz ve 24.11.1951 tarihinde ölür.
Safure'nin acısına ablası Ümmü dayanamaz 6 ay sonra o da ölür. Ümmü 1924 doğumlu olup, nüfus kayıtlarına göre Huriye ile ikiz kardeştir. Safure'nin annesi yanar yakınır dayanamaz Safure'nin acısına. Kara Fatma adında bir abdal kadınına benim Safure'me bir ağıt yak der. Kara Fatma bu dizeleri döktürür. Safure gider, ağıdı kalır. "
Fatma teyze, halasının hikayesini anlatırken öyle bir anlatıyor ki dün olmuş gibi hem etkileniyor yüreği yanıyor, hem yüreğimizi yakıyor. Safure'nin kızlık soyadı Erdoğan, evlilik soyadı Arlı'dır. Babası 1889 doğumlu Mustafa, Annesi 1892 doğumlu Fatma Erdoğan'dır. Safranın çocuğu olmaz, geriye tek kardeşi abisi Yahya Erdoğan'dan 3 yeğeni kalır. Büyükten küçüğe Fatma, Kadir, Ümmü..
(Hikaye Kaynak : Fatma Yeşiltaş - Kadir Erdoğan (Safra'nınYeğenleri)
Ağıt Söz - Müzik Kaynak : Şerife Kitapalan
Derleyen : Ahmet Tekin (Aşık Onguni)
26.10.2008 Pazar