Olay 12 Şubat 1933 tarihinde, Denizli İli'ne bağlı, bugün Buldan-Derbent Barajı'nın dolgusunun bulunduğu "Derbent Deresi" denilen yerde geçer.
Deve kervanı, Derbent denilen yerden geçerken tipiye yakalanır. Tipiden önünü göremeyen develer uçurumdan aşağı yuvarlanır. Musa, Veli ve Süleyman isimli kervancılar da develeri kurtarmak ve yola devam etmek için çabalarlar. Ancak çok soğuk hava ve tipi ile bitkin düşen kervancılar orada donarak hayatlarını kaybederler.
Daha sonra Derbent Köyü'nden Ayşe ve Fatma Hanımlar, ölen kervancılara bu ağıdı yakarlar.
Derbent Deresi'ne duman bürüdü
Yedi devesiyle Musam yürüdü
Musam'ın ciğeri mosmor oldu, çürüdü
Derbent Dereleri dar geldi bana
Vadesiz ölümler zor geldi bana
Derbent Deresi'ne çıvgınlar esti
Elimi, kolumu poyrazlar kesti
Feleğin bizlere neyimiş kastı
Derbent Dereleri dar geldi bana
Vadesiz ölümler zor geldi bana
Derbent Deresi'nden biz de geçelim
Sılaya varmaya yollar açalım
Deve kirasından biz vaz geçelim
Yıkıldı develer kaldıramadım
Tutuldu dillerim söyleyemedim
Derbent Deresi'nde üç yiğit buydu
Musa'mın gözünü kargalar oydu
Musa'mın öldüğün anası duydu
Ağlasın ağlasın anam ağlasın
Ötkün besereyimi duda bağlasın
Derbent Deresinde bir bölük koyun
Musa'm elbiseni hamamda soyun
Musa'mın öldüğünü yolcuya sorun
Ağlasın ağlasın anam ağlasın
Ötkün tülülerimi duda bağlasın
Derbent Deresi'nde develer katar
Musa'mın ölüsü çaylarda yatar
Kula'nın yolcusu gel bizi kurtar
Derbent Dereleri dar geldi bize
Vadesiz ölümler zor geldi bize
Derbent Deresi'ni kar gene bastı
Sağımdan, solumdan tufanlar esti
Sılada yavuklum umudu kesti
Ağlasın ağlasın anam ağlasın
Ötkün tülülerimi duda bağlasın
Derbent Çayları da arpayla doldu
Veli oğlanın gözünü kargalar oydu
Alacanlı iken de kabire kondu
Ağlasın ağlasın anam ağlasın
Benim kara mayamı kimler bağlasın
Derbent Dereleri kan ile doldu
Musa'mın gözünü sansarlar oydu
Elim üşüdü de bedenim buydu
Ağlasın ağlasın anam ağlasın
Benim kara mayamı kimler bağlasın
Derbent'e varmaya mecal kalmadı
Yoldan geçen atlılar bizi almadı
Dünyanın malında gözüm kalmadı
Yatırdım devemi kaldıramadım
Tecellim böyleymiş bildiremedim
Evimizin önünde bir dönüm avlı
Avlının içinde kır atım bağlı
Musa'mı sorarsan bir evin oğlu
Yanmadık mı kaldı bu yiğitlere
Cennet mekan olsun bu ÅŸehitlere
Arkamı dayadım sarı kayaya
Yükümü yüklettim tülü mayaya
Canımı değiştim kayma paraya
Ağlasın ağlasın anam ağlasın
Tülü besereğimi duda bağlasın
Derbent Deresi'nde kar bulamadım
Yıkıldı devemi kaldıramadım
Kalmışım tufanda kurtulamadım
Derbent Dereleri dar geldi bana
Vadesiz ölümler zor geldi bana
Değirmenin bendine yükümü yıktım
Katarladım deveye katara kattım
Kafamı kaldırdım havaya baktım
Ağlasın ağlasın anam ağlasın
Tülü maya mı da kimler bağlasın
Değirmene vardım yükümü yıktım
Kaldırdım kafamı havaya baktım
Ben bu tatlı canı ucuza sattım
Kudretten karadır Musa'mın kaşı
Her daim böyledir feleğin işi
KAYNAK: Türk Halk Müziği ve Oyunları, 1. cilt, sayfa: 70, 1983- Ankara, Ha¬zırlayan: Mustafa Subakan.
AÇIKLAMA:
Çıvgın: Rüzgar ve karla karışık yağan yağmur.
Kira: Ãœcret.
Buymak: Üşümek, donmak,
Beserek: Tüylü ve besili erkek deve.
Tülü: Erkek deve.
Maya: DiÅŸi deve.
Tecelli: Alın yazısı, kader
Avlı: Avlu.
Öyküleriyle Ağıtlar
Ahmet Z. ÖZDEMİR