KIRIK HAVALAR

ÇAMLIĞIN BAŞINDA TÜTER BİR TÜTÜN Ham Meyvayı Kopardılar Dalından


Repertuar No
2479 
Yöresi- İli
İlçesi- Köyü
AkdaÄŸmadeni  
Kaynak KiÅŸi
Derleyen
Notaya Alan
İcra Eden
Makamsal Dizi
Konusu - Türü
Karar Sesi
La 
BitiÅŸ Sesi
La 
Usül
6/4+4/4 
En Pes Ses
La 
En Tiz Ses
La 
Ses GeniÅŸliÄŸi
8 Ses 


                    Kaynak kiÅŸiden


                    Günümüz yorumu




TÜRKÜNÜN SÖZLERİ

ÇAMLIĞIN BAŞINDA TÜTER BİR TÜTÜN
ACI ÇEKMEYENİN YÜREĞİ BÜTÜN
ZİYA'MIN ATINI PAZARA TUTUN
GELEN GEÇEN ZİYAM ÖLMÜŞ DESİNLER

Bağlantı:
AT ÜSTÜNDE KUŞLAR GİBİ DÖNEN YAR
KENDİ GİDİP AHBAPLARI KALAN YAR

BENİM YARİM YAYLALARDA OTURUR
AK ELİNİ SOĞUK SUYA BATIRIR
DEMEDİM Mİ NAZLI YARİM BEN SANA
ÇOK MUHABBET TEZ AYRILIK GETİRİR

Bağlantı

HAM MEYVAYI KOPARDILAR DALINDAN
AYIRDILAR BENİ NAZLI YARİMDEN
EĞER YARİM TUTMAZ İSE SALIMDAN
ONUN İÇİN AÇIK GİDER GÖZLERİM

Bağlantı

UZUN OLUR GEMİLERİN DİREĞİ
YANIK OLUR ANALARIN YÜREĞİ
NE SEN GELİN OLDUN NE BEN GÜVEYİ
ONUN İÇİN KAPANMIYOR GÖZLERİM

SAL : Tabut


 

TÜRKÜNÜN ÖYKÜSÜ

    Ziya, Yozgat Merkez'e baÄŸlı Karacalar Köyü'nde yaÅŸayan, iyi ata binen, yakışıklı bir gençtir. 5 bacının tek erkek kardeÅŸidir.    
    Aynı köyden birlikte büyüdükleri Fikriye'ye de sevgi beslemektedir.
    Fikriye'nin babası olan Ali Hoca, köylerde imamlık yaparak geçimini saÄŸlamaktadır. O yıl Kızıltepe Köyü'ne imam olarak durur ve ailesini de yanında götürür.
    Fikriye, ailesi ile birlikte Kızıltepe Köyü'ne taşınınca Ziya ayrılığa dayanamaz ve Fikriye'yi kendisine istetir. Aileler anlaşır ve niÅŸanlanırlar. NiÅŸanlı da olsa, henüz evlenmedikleri bahanesi ile Kızıltepe Köyü gençlerinin, sık sık görüşmelerini hoÅŸ karşılamamaları yüzünden niÅŸanlılık dönemlerinde fazla görüşemez, bir araya gelemezler. Ama uzaktan da olsa birbirlerine karşı duydukları sevgi bellidir. Çevrelerinde konuÅŸulur, dillendirilirler.
    YaÄŸmurlu birgünde Ziya, niÅŸanlısını görmek için bir akÅŸam gizlice Kızıltepe Köyü'ne gider. Bu durumu fark eden ve  kabullenemeyen Kızıltepe Köyü gençleri, Ziya'nın yolunu keserek döverler ve elbiselerini çıkararak onu çırılçıplak orada bırakırlar. Ziya, yaÄŸmur altında yalın ayak, yaklaşık 8 - 10 km. mesafedeki Karacalar Köyü'ne kadar gecenin bir yarısında yürür ve iyice üşütür. Gurur meselesi yapıp ne olduÄŸunu da kendi köyü olan Karacalar Köyü'nden kimseye anlatmaz. Kızıltepe Köyü'nde ise bu durum saklanır ve Fikriye ve ailesi bu olayı duymaz. Ziya rahatsızlanır ve ateÅŸi artar ancak o, bu durumu herkesten gizler. AteÅŸli olduÄŸu halde ertesi gün ekin sulayanlara azık götürür. DiÄŸerleri yemek yerken ayakkabılarını çıkarır ve tarlaya girerek sulamaya baÅŸlar. O akÅŸam ateÅŸin yanı sıra bir de karın aÄŸrısına tutularak yataÄŸa düşer. Ziya'nın hastalığına bir çare bulunamaz. Hastalığı gittikçe ilerler. Birkaç gün sonra da Ziya vefat eder. Bu durumdan niÅŸanlısının hala haberi yoktur. 
    Karacalar Köyü'nden Kızıltepe Köyü'ne biri gelir ve İmam Ali Hoca'yı da ziyaret eder. Biraz sohbetten sonra Ali Hoca misafirine; "Ziya hasta diyorlardı nasıl oldu ?" diye sorunca, misafir biraz da çekinerek, "Birkaç gün oldu Ziya'yı topraÄŸa vereli" der. O sırada odanın köşesinde elinde dikiÅŸ diken Fikriye'nin eline iÄŸne saplanır. Fikriye odadan dışarı fırlar, göz yaÅŸlarına boÄŸulur, ağıtlar söyler... Üzücü olaylar karşısında duyarlı olan halk tarafından her söylediÄŸi öğrenilir. Culha'da (eski kilim dokunan tezgah) dokuma yaparken, tarlada çalışırken yanındakiler tarafından hafızalara kaydedilir.

         
                  Ziya'nın NiÅŸanlısı Fikriye Hanım

    Sonraki yıllarda Fikriye baÅŸka biriyle evlenir. Genç yaÅŸta oÄŸlu Hakkı'yı kaybeder. Onun üzüntüsü de eklenince Fikriye  dünyaya küser.

                           Habip COÅžKUNSOY - SavaÅŸ AKBIYIK

----------------

SavaÅŸ AKBIYIK'ın notu ; 

NOT 1 : Nişanlısı Fikriye'nin ve köylülerinin dahi bilmediği dövülme olayını, Ziya'yı döven ve sonunun ölüm ile bitmesinden dolayı belki de korktukları için yıllarca saklayan Kızıltepe Köyü gençleri, bu olayı pişmalıklar içinde yıllar yıllar sonra Araştırmacı Habip Coşkunsoy'a itiraf etmişlerdir.
     
NOT 2 : Araştırmacı Necati Şahin, Fikriye'yle yaptığı röportajda ağıtın duyulmasını onun ağzından şöyle izah eder: "Ben ağıdı sabahları culfalık dokurken arkadaşlarıma söylüyordum, onlar da dinliyorlardı. Bunların içinden üç - dört kıtayı ezberlemişler. Ağıt Yozgat'ta söylenmeye başlayınca Nida Tüfekçi de bunları almış. Türküyü ilk defa radyoda duyunca bi hoş oldum."

Ağıtın yöreden derlenen diÄŸer sözleri şöyledir; 

Uzun olur gemilerin direÄŸi
Yanık olur anaların yüreği
Ne ben gelin oldum ne sen güveği
Onun için açık gider gözlerim

Yozgat Yaylası'nda bir garip guşum
Elveda sizlere ahbabım eşim
Doymadım dünyaya on sekiz yaşım
Onun için kapanmıyo gözlerim

Yüküm kervan yükü savran gidiyo
Sürmedim sefayı devran gidiyo
Ziya'm ciridine gurban gidiyo
Onun için gapanmıyo gözlerim

Atına binmiş de başı tuvalet
Gel otur yanıma bi ahıl öğret
Senin nazlı yarin kime emanet
At üstünde guşlar gibi dönen yar

Atına binmiş de eğerin düzler
Cirit değneği de elinde gözler
Hayırsız elbisen bohçemi düzler

Kızıltepe yolu postamız oldu
Bu cahillik senin ile bana oldu
Karın ağrısı da mahana oldu
Yuman gözlerini yar gelmeyince
Yuman cenazemi yar gelmeyince

Sürün cezvelerim sürün gaynasın
Ziya gelsin ciridini oynasın
Gahbe felek muradına doymasın
Öyle yiğide de öldü denilmez
Hasiret gidenin gözü yumulmaz
Evlerine vardım horantası çoh
İçlerine vardım benim yarim yoh
Ediraf köylerde de emsali yoh
Öyle yiğide de öldü denilmez
Hasret gidenin gözü yumulmaz
Pembe pembe gülün yanağın soldu
Garın ağrısı da mahana oldu
Hayırsız elbisen bohçada galdı
At üstünde guşlar gibi dönen yar

Keten gömlek giyer golu kırmalı
Tekbir alıp namazına durmalı
Nişanlına Mevla'm sabır vermeli
Öyle yiğide de öldü denilmez
Hasiret gidenin gözü yumulmaz

Hayal hayal eder ela gözleri
Unutulmaz o yiğidin sözleri
Düşman gelmiş tebdil yüzleri
Atı üstünde guşlar gibi dönen yar

Emmim gitmiş nişanlını getirir
Beş bacında başucunda oturur
Annen baban asiÄŸini yetirir
At üstünde guşlar gibi dönen yar

Ziya'yı sorarsan yğitler başı
Felek bağandin mi yaptığın işi
Ölüm yakışmıyor küçüktür yaşı
At üstünde kuşlar gibi dönen yar

Sarı çiğdem mor menekşe bitince
Kırmızı gül için bülbül ötünce
Eller yariyle de zevke çıkınca
Ararım bulamam nazlı yar seni
Nerede buluyum nazlı yar seni

Duman almış su Soğluğ’un başını
Anan eğlemez gözleriyin yaşını
Gara yerler aldı benim eşimi
Gara yerler ganlı yerler ak yerler

Gırmızı gül gibi ne tez uyandın
Düşman derdin acısına o yandın
Nazlı yarini de kime inandın
Yozgat'ın dağı da bir gara depe
Yarin istediği bi altın küpe
Yozgat'ta gezmedim bi sere serpe
Onun için gapanmıyo gözlerim

Hastane derler de yedi köşeli
Dohturlar geliyo eli ÅŸiÅŸeli
Ziya'yı sorarsan yerde döşeli
Onun için gapanmıyo gözlerim

EÅŸmeyi ellemen eÅŸme durulsun
Ziya'mın ölüsü de orada yunsun
Nazlı yarin acep kime verilsin
Onun için açıh gider gözlerim