UZUN HAVALAR

YÜKLENDİ BARHANAM ÇEKİLDİ GÖÇÜM


Repertuar No
493 
Yöresi- İli
İlçesi- Köyü
-  
Kaynak KiÅŸi
Derleyen
Notaya Alan
 
Ä°cra Eden
Makamsal Dizi
Türü
 
Karar Sesi
La 
BitiÅŸ Sesi
La 
Usül
 
En Pes Ses
La 
En Tiz Ses
Do 
Ses GeniÅŸliÄŸi
10 ses 



TÜRKÜNÜN SÖZLERİ

NECÄ°P:
YÜKLENDİ BARHANAM ÇEKİLDİ GÖÇÜM
BİLİRİM KUSURUM AFFEYLE SUÇUM
NECİP'İ GÖRMEYE GELMEDİN NİÇİN OY OY OY OY
KÜSKÜNSÜN SEVDİĞİM BİLİRİM SÖYLEMEN
GÖNLÜN KIRIK YARİM BİLİRİM SÖYLEMEN

KARISI AYÅžE:
GELDÄ°M YANINA DA GALDIRDIN BAÅžIN
ÖPEYİM BİR KERE GARADIR GAŞIN
ÜÇ GÜN EVVEL GÖRDÜM NECİB'İM DÜŞÜN OY OY OY OY
KÜSTÜM BU DÜNYADAN NECİP SÖYLEMEM
GÖNLÜM KIRIK NECİB'İM SANA SÖYLEMEM

NECÄ°P:
GÖNLÜMÜN SURURİ GELDİ YANIMA
ŞİFA GELDİ BEDENİME CANIMA
YÃœZ SÃœREYÄ°M GERDANDAKÄ° BENÄ°NE OY OY OY OY
KÜSKÜNSÜN SEVDİĞİM BİLİRİM SÖYLEMEN
GÖNLÜN KIRIK YARİM BİLİRİM SÖYLEMEN

KARISI AYÅžE:
DOÄžRULDUN YASTIKTAN YÃœZÃœME BAKTIN
CİĞERİMİN BAŞINI KÖZ GİBİ YAKTIN
EL SÖZÜNE UYDUN YOLUNDAN ÇIKTIN OY OY OY OY
KÜSTÜM BU DÜNYADAN NECİP SÖYLEMEM
GÖNLÜM KIRIK NECİB'İM SANA SÖYLEMEM

NECÄ°P:
Ä°STANBUL YOLLARI UZAKTIR UZAK
GÃœZEL OLANA DA KURARLAR TUZAK
BÄ°R MEKTUP YAZMIÅžLAR BÄ°ZE FAL DUZAK OY OY OY OY
KÜSKÜNSÜN SEVDİĞİM BİLİRİM SÖYLEMEN
GÖNLÜN KIRIK YARİM BİLİRİM SÖYLEMEN

KARISI AYÅžE:
SEN GÄ°DELÄ° AKKONAKTAN BAKMADIM
AK ELLERÄ°ME AL KINALAR YAKMADIM
NECÄ°P YARÄ°M DÄ°YE ELLERE BAKMADIM OY OY OY OY
KÜSTÜM BU DÜNYADAN NECİP SÖYLEMEM
NECİP SANA GURBAN DERİM SÖYLEMEM

NECÄ°P:
KAZILDI KABÄ°RÄ°M TENTEDÄ°R CANIM
ŞÜKR'OLSUN MEVLAYA YANIMDA YARİM
NECİB'İN GÖNLÜ GÖÇMEKTİR HEMEN VAY HEMEN VAY HEMEN
İŞTE BEN ÖLDÜM DE YİNE SÖYLEMEN
KÜSKÜNDÜR GÖNLÜN YARE SÖYLEMEN


BARHANA : BERHANA : Kafile, göç, yük, takım, yolcu eşyası

---------------------------------------

NOT : Kaynak Kişi Muharrem Ertaş, sazını çalarken Si bemol sesleri basmakla birlikte uzun havayı Hüseyni okumaktadır.
(Repertükül - Türküpedia)


 

TÜRKÜNÜN ÖYKÜSÜ

Necip
Yüklendi barhanam çekildi göçüm
Bilirim kusurum affeyle suçum (of)
Necip'i görmeye gelmedin niçin (of)
Küskünsün sevdiğim bilirim söylemen

AyÅŸe 
Geldim yanına da galdırdım başın
Öpeyim bir kere garadır gaşın
Üç gün evvel gördüm Necip'in düşün
Küstüm bu dünyada Necip söylemen
Gönlüm kırık Necip sana söylemem

Necip
Gönlümün süruru geldi yanıma
Şifa geldi bedenime canıma
Yüz süreyim gerdandaki benine
Küskünsün sevdiğim bilirim söylemen

AyÅŸe
Doğruldu yastıktan yüzüme baktı
Ciğerim başını kor gibi yaktı
El sözüne uydu yolundan çıktı
Küsüm bu dünyada söylemem Necip

Necip
İstanbul yolları uzahtır uzah
Güzel olana da kurarlar tuzah
Bir mektup yazmışlar bize fal duzah
Küskünsün yarim bilirim söylemen

AyÅŸe
Sen gideli ak konaktan çıkmadım
Ağ elime mor kınalar yakmadım
Necip yarim diye kimseye bakmadım
Küsüm bu dünyada söylemem Necip


Necip
Kazıldı kabirim tendedir canım
Şükro'lsun Mevla'ya yanımda yarim
Necip'in gönlü göçmektir hemen
Gönün kırıktır bilirim söylemen

     Aslı ile Kerem, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Åžirin neyse Necip ile AyÅŸe'nin yürekleri burkan acı hikâyesi ve karşılıklı söyleÅŸileri de bir dönemler dilden dile dolaÅŸarak iki yüz yıldan daha fazla zaman hafızalarda kalmış ve havalandırılmıştır.
      Muharrem ErtaÅŸ'ın 7 dörtlüğünü aktardığı ve "Aldı Necip, aldı AyÅŸe" diyerek bir anlatım kurgusuyla uzun hava ÅŸeklinde okuduÄŸu bu eser belli ki yaÅŸanmış bir acının öyküsüdür. 
     Necip ile AyÅŸe'nin öyküsü hakkında birbirine benzer rivayetler çoktur. 
     Prof. Dr. Öcal OÄŸuzÂ’a göre ; "Necip, ÇapanoÄŸulları'nın sır katibidir. Bir isyanı bastırmak için ÇapanoÄŸlu ile Halep'e gittiÄŸi söylenir. Halep dönüşü hanımının kötü yola düştüğünü duyup eÅŸini boÅŸar. Fakat daha sonra bunun iftira olduÄŸunu öğrenince, hastalanıp yataklara düşer. Birsüre sonra da öldüğü söylense de kaynaklar uzun yıllar yaÅŸadığını göstermektedir.
     Ä°yi bir halk ÅŸairi olan Necip'in, hanımı AyÅŸe ile olan dramı dilden dile dolaÅŸarak hikayeleÅŸmiÅŸ ve birçok aşığın daÄŸarcığında yerini almıştır”.
     BaÅŸka bir kaynaÄŸa göre Prof. Dr. Öcal OÄŸuz hikayeyi şöyle özetler: "Necip askere çaÄŸrılır. Genç karısı AyÅŸe'nin iÅŸlerini, çok samimi arkadaşı Ahmet'e bırakır. Necip, asker iken Yemen'e göderilir. Arkadaşı bir süre sonra AyÅŸe'ye aşık olur. Kadın yüz vermez. Bunu çekemeyen Ahmet, Necip'e mektup yazarak, karısının kötü yola düştüğünü söyler. Necip çok üzülür ve boÅŸanma kağıdı gönderir. Dul kalan AyÅŸe, çevresin zorlamalarıyla yeniden evlenir. Necip, üzüntüsünden Yemen'de hastalanır ve "hava deÄŸiÅŸimi" ile memleketine döner. Arkadaşının yaptığı ihaneti öğrenince iyileÅŸmek biryana daha kötü olup yataklara düşer. Necip'in ölüme yakın olduÄŸunu duyan AyÅŸe, yeni kocasından izin alarak, yanında birkaç kiÅŸiyle birlikte Necip'in yanına gelir.”
     
     BaÅŸka kaynaklarda Necip ile AyÅŸe karşılıklı söyleÅŸmelerine raÄŸmen Prof. Dr. Öcal OÄŸuz'un kitabında sadece NecipÂ’in aÄŸzıyla dörtlükler verilmektedir.

Kaldır nikabını göreyim seni
Sil gözün yaşını ağlatma beni
Kıyamet yakındır gözlerim seni
Necip sana gurban derim söylemez

Kaldır nikabını göreyim yüzün
Döküldü gevherim görmüyor gözüm
Söyle ki sevdiğim işidem sözün
Necip sana gurban derim söylemez

Kazıldı kabirim tendedir canım
Şükr'olsun Mevla'ya yanımda yarim
Niyaz et Hüda'ya almasın canım
Necip sana gurban derim söylemez

Belimde dividim elimde kalem
Başımdadır sevdan dilimde kelam
Gelmezsen sevdiÄŸim yolla bir selam
Necip sana kurban derim söylemez

Salını salını nerden gelirsin
Gören aşıkların aklın alırsın
Bir bürük bürünsen benim yârimsin
Necip sana kurban derim söylemez

Uzak yolların özledim geldim
Tatlı dillerine eğlendim kaldım
Söyle sevdiğim işte ben öldüm
Necip sana kurban derim söylemez

Yüklendi barhanam çekildi katar
Arttı derdim eskisinden beş beter
Kerem et sevdiÄŸim bu cefa yeter
Necip sana kurban derim söylemez

Cahit Öztelli'ye göre ise hikaye şöyledir;

     Necip, AyÅŸe ile evlendikten sonra askere gider. Yemen'de hemÅŸerisi olan asker arkadaşı Ahmet, memlekete izne giderken Necip kendi hanımına selam gönderir ve yanına uÄŸramasını tembih eder. Ahmet getirir selamını. AyÅŸe'nin güzelliÄŸini görünce sahip olmak ister. AyÅŸe namuslu bir kadın olduÄŸu için reddeder. Ahmet bu durumu kabullenemez ve Necip'e söylemesinden korkarak izin dönüşü "AyÅŸe'nin baÅŸka biriyle yaÅŸadığını" anlatır. Necip inanmak istemese de sonunda inanarak hanımı AyÅŸe'ye bir mektup gönderir. Mektupta AyÅŸe'yi boÅŸadığını ve onun evi terk etmesini yazar. AyÅŸe mektubu köyün imamına okutur ve duyduklarına inanamaz. Zamanla köyde Necip'in orada kalacağı ve evleneceÄŸi dedikodusu yayılır. AyÅŸe Necip'i beklemek istesede köylüler baÅŸka biriyle evlenmesi konusunda ikna ederler. Necip askerde hastalanır ve zamanla hastalığı ilerler. "Tebdil-i Hava iznine" gönderirler. Necip evine gelir ve kapısını kilitli bulur. KomÅŸular evini açarak içeri yerleÅŸtirir ve yatağına yatırırlar. AyÅŸe'yi neden boÅŸadığını sorarlar. Necip, arkadaşı Ahmet'in anlattıklarını nakleder. KomÅŸular çok ÅŸaşırır ve bunun aslının olmadığını, AyÅŸe'nin masum olduÄŸunu anlatırlar. Bunun üzerine Necip'in durumu daha da ağırlaşır. KomÅŸular hemen AyÅŸe'nin evine haber göndererek gelmesini saÄŸlarlar. AyÅŸe ikna olur ve gelip baÅŸucuna oturur. Ölüm döşeÄŸinde karşılıklı söyleÅŸmeye baÅŸlarlar.

AyÅŸe:
Kapıdan girerken yüzüme baktı
Ciğerimin başını köz etti yaktı
El sözüne uydu yolundan çıktı
Küsüm bu dünyada söylemem Necip

Necip:
Vücudum dermansız halim pek yaman
Zerrece yokmuş da göğsünde iman
Necip'in niyyeti göçmektir heman
Necip sana kurban derim söylemen

AyÅŸe:
Geçin ağalar da sedire geçin
Yârimin üstüne liralar saçın
Necip'ten boş kâğıdın aldığım için
Küsüm bu dünyada söylemem Necip

Necip:
Nazlı görümcesin almış yanına
Telli şalını da sarmış başına
Naz ile mi geldin Ayşe'm yanıma
Necip sana kurban derim söylemen

AyÅŸe:
Dambaşı dambaşı yoluna baktım
Yedi sekiz sene külünü döktüm
El sözüne uydun yolundan çıktın
Küsüm bu dünyada söylemem Necip

Necip:
Yörük develeri suya akışır
Bizim develer de geriden bakışır
Necip'in ağ yâri kime bakışır
Necip sana kurban derim söylemen

AyÅŸe:
Sen gideli ak konaktan çıkmadım
Ağ elime mor kınalar yakmadım
Necip yârim diye kimseye bakmadım
Küsüm bu dünyada söylemem Necip

Necip:
İhtiyat mı eyledin bana bakmaya
Ne has geldin kefenimi dikmeye
Çemre kollarını suyum dökmeye
Necip sana kurban derim söylemen

AyÅŸe 
Necip senin ile bir bağ dutalım
Ayvasın yiyelim narın satalım
Seninle bir gecelik yatalım
Necip sana gurban bu canım gurban

AyÅŸe
Hasta dediler de geldim yanına
Şifa gelsin bedenine canına
Böyle işler düşer miydi şanına
Küstüm bu dünyada söylemem Necip

AyÅŸe
Necip sen gideli yedi yıl oldu
Diktiğin ağaçlar sarardı soldu
Kan deÄŸil de Necip keramet oldu
Küsüm bu dünyada söylemem Necip

AyÅŸe:
Kabri kazılmış da ettedir canı
Şükürler Mevla'ya yanımda bari
Yalvarırım Tanrı'ya almasın canı
Küsüm bu dünyada söylemem Necip

Necip son kez Ayşe'ye bakar ruhunu teslim eder. Ayşe şu iki haneyi daha söyler:

Evlerinin önü bir dönüm avlu 
Avlunun içinde kır atı bağlı
Necip'in yüreği de ulu dağlı
Küsüm bu dünyada söylemem Necip

Yüksekten götürün Necip'in salın
Üstüne atında bu acem şalın
Yanıma gelmeden muhannet yârim
Küsüm bu dünyada söylemem Necip

(Cahit Öztelli, Evlerinin Önü (Halk Türküleri) -1992)

     Necip ile AyÅŸe'nin öyküsü, Yozgat sınırlarının ötesine taÅŸar ve Toroslar'dan aşıp Çukurova'ya kadar gider. O yıllarda aşıklar bu tür hikayeleri kahvehanelerde, köy odalarında anlatarak çalıp söyler ve diyardan diyara duyulmasını saÄŸlarlar. Bu yaÅŸanmış ve kuvvetli hikayeler hayli zaman hafızaları meÅŸgul eder ve günümüze kadar ulaşır. 
     Necip ile AyÅŸe karşılıklı atıştıklarına göre AyÅŸe'nin ÅŸairliÄŸi hakkında bilgi yoktur. Veya her iki karşılığı da Necip mi söylemiÅŸtir bilinmez.
     AraÅŸtırmacı yazar Habib CoÅŸkunsoyÂ’un yolu Acıpayamlı mahalli sanatçı Mansur Kaymak’ın yanına düşer.  Mansur Kaymak’ın arÅŸivinde çalışma yaparken tesadüf bir dosyanın içinde "Necip havası" diye bir fiÅŸe gözü takılır. Bu belge gerçekten ÅŸaşırtıcıdır. 1942 yılında Mehmet TuÄŸrul tarafından Denizli'nin Çal Ä°lçesi'ne baÄŸlı AÅŸağı Seyit Köyü'nden 39 yaşındaki Osman Yüksel'den derlenen dörtlükler Necip ile AyÅŸe'nin karşılıklı söyleÅŸilerinden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.
Derleme fişindeki notlarda Osman Yüksel bu türküyü Yozgatlı bir asker arkadaşından öğrendiğini beyan etmiştir. Çal'ın Aşağı Seyit Köyü'nden Osman Yüksel'in anlatımına göre hikaye ve türkünün sözleri şöyledir;
     "Necip adlı bir genç, askerlik görevini yaparken onun arkadaşı olan Halil, köyde Necip'in karısını boÅŸadığı yolunda bir haber yayar. Bir süre bekledikten sonra sözde Necip'ten boÅŸanmış sayılan kadınla evlenir. Necip askerden dönünce durumu öğrenir ve üzüntüden ölür."

Gönlümün selveri geldi yanıma
Şifa geldi bedenime canıma
Öldür beni de barmak batır ganıma
Desinler ki ağ elleri kınalı

Gazıldı gabirim tendedir canım
Şükür olsun Mevlaya yanımda yarim
Niyaz olsun Mevlaya almasın canım
Davamız mahşara galıp gidiyor

Necip'in devesi gelir üzümden
Ağlaya ağlaya oldum iki gözümden
Ayşe gız neye dönmezsin düşman sözünden
Davamız mahşara galıp gidiyor

Necip'in devesi gelir pirinçten
Vallahi habarım yoh benim bu işten
Eğil bir buse alayım o samur gaştan
Davamız mahşara galdı gidiyor

Necip odama da halı döşedim
Necip bin atına eyer guşadım
Suçum neydi de beni boşadın
Ondan dargın durur yarin söylemez

Gurban olam şu Yozgat'ın dağına
Nameler yazdırdım Çapanoğlu'na
Dostum ısmarladım düşman eline
Ondan dargın durur yarin söylemez

Necip sen gideli dışa çıkmadım
Seni goyup yad ellere bakmadım
Ağ eline al kınalar yakmadım
Ondan dargın durur yarin söylemez

Kesemedim ÅŸu Yozgat'ın çamını 
Sürmez idim kimselerin demini
Ben süremedim Halil sürsün demini
Davamız mahşara galıp gidiyor

     AraÅŸtırmacı Yılmaz Göksoy'a göre ise diÄŸerlerine benzer bir anlatım göze çarpmakla beraber bazı farklılıklar ve çeliÅŸkiler gözükmektedir. 
     Göksoy'un anlatımına göre hikaye şöyle;
     Necip'in, ÇapanoÄŸlu Süleyman Bey'in sır katibidir. Halep'te çıkan bir isyanı bastırmak üzere Sivas Valisi Celal PaÅŸa tarafından görevlendirilir. Celal PaÅŸa'nın ısrarı üzerine Necip Halap'e gider. Necip Halep'te iken Süleyman Bey'in diÄŸer oÄŸlu Ziya, Necp'in eÅŸi AyÅŸe'ye göz koyar. AyÅŸe'nin yüz vermemesi üzerine Ziya, Necip'in kardeÅŸinin aÄŸzıyla AyÅŸe'nin (MaviÅŸ) kötü yola düştüğü ile ilgili bir mektup yazar. Necip, mektubu okuyunca Halep'ten AyÅŸe'nin boÅŸ kağıdını (boÅŸanma) gönderir.    
     Sonra kendisi verem olur. Hastalanıp Yozgat'a gelince dostlarından olayın iftira olduÄŸunu öğrenir ve AyÅŸe'yi görmek ister. Bu arada AyÅŸe baÅŸka birisiyle evlenmiÅŸtir. Kocasından izin alan AyÅŸe Necip'i görmeye gelir. Karşılıklı söyleÅŸirler:

Yürü dilber yürü saçın sürünsün
Aç beyaz gerdanı göğsün görünsün
Evel benim idin ÅŸimdi kiminsin
Necip sana gurban derim söylemen

Sen ne zaman Halep'den gelmiÅŸsin
Gelir gelmez bu dertleri bulmuÅŸsun
Kabahatim neyidi boş kağıdım salmışsın
Küsüm bu dünyada söylemem Necip

Necip'in havlusu bir büyük havlu
Havlunun içinde kıratı bağlı
Küstüm o sebepten diyemem gayrı
Ahrete yaralı giderim gayrı

     "Ziya'nın bu çirkin oyununu öğrenen ÇapanoÄŸlu Süleyman Bey, Çerkez muhafızına emir vererek canını almasını ister. Çerkez çok sevdiÄŸi Ziya'yı öldürmeye kıyamaz ve kendi canına kıyar. Bunu duyan Ziya da intihar eder."

     Necip hakkında kesin bir bilgiye ulaşılamamıştır. Åžair Hicabi'nin bir ÅŸiirine nazire yapmış olması aynı dönemde yaÅŸadığını göstermektedir.
     Her ne kadar Yılmaz Göksoy makalesinde Süleyman Bey'in oÄŸlu Ziya'dan bahsetmiÅŸ olsa da ÇapanoÄŸulları seceresinde Sülayman Bey'in Ziya adında bir oÄŸlu gözükmemektedir.   
     Ã‡apanoÄŸlu Süleyman Bey'in ölümü 1813 olduÄŸuna göre 1863 yıllarında Hicabi adında bir ÅŸairin Necip için nazire yapması çeliÅŸkili gözükmektedir. 

     Yine Prof. Dr. Öcal OÄŸuz'un Necip için; "Kaynaklar uzun yıllar yaÅŸadığını göstermektedir" iddiasında da, cönklerde Aşık Necip adında birinden söz edilmesinde de baÅŸka bir ÅŸair Necip'in varlığı söz konusu olabilir.

     Orhan Elmas'ın senaryosunu yazdığı ve yönettiÄŸi 1970 yapımı, Tugay Toksöz ve Arzu Okay'ın baÅŸrollerini paylaÅŸtığı "GelinKız / MaviÅŸ" adlı filmde aynı konu iÅŸlenmiÅŸ olup, bey Çukurova'ya giderken çoban Yusuf'u da götürür yanında. Yalnız kalan MaviÅŸ Gelin'e Bey'in oÄŸlu askıntı olur ve hikaye böyle devam eder ve benzer bir sonuçla biter. Hikayenin nerede geçtiÄŸi konusunda bilgi verilmez ama mekan olarak yörük çadırları Toroslar'ın tepelerinde konuÅŸlanmıştır. Böyle bir hikaye ile Necip ile AyÅŸeÂ’nin dramı benzeÅŸtiÄŸi için anlatıcılar tarafından karıştırılmış olabilir. 

Kaynaklar:
* Öcal Oğuz, "Yozgat'ta Halk Şairliğinin Dünü ve Bugünü, (Ankara-1994)"
* Mahmut Işıtman, "Sır Katibi Aşık Necip (1968)"
* Gül Ahmet Yiğit "Aşık Necip Hikaye (Bant Kaydı)"
* H. Avni Yüksel, "Necip ile Anşe'nin Hikayesi", Türk Folklorunda Derlemeler
* Hüseyin Cahit Öztelli, Evlerinin Önü (Halk Türküleri-1992. S. 718,719,720)
* Muharrem Ertaş, TRT arşivi ses kaydı

                                    HABÄ°P COÅžKUNSOY