KIRIK HAVALAR

SEPETÇİOĞLU BİR ANANIN KUZUSU


Repertuar No
828 
Yöresi- İli
İlçesi- Köyü
-  
Kaynak KiÅŸi
Derleyen
Notaya Alan
Ä°cra Eden
Makamsal Dizi
Konusu - Türü
Karar Sesi
Do 
BitiÅŸ Sesi
Do 
Usül
9/8 
En Pes Ses
Si 
En Tiz Ses
Sol 
Ses GeniÅŸliÄŸi
6 Ses 


                    Kaynak kiÅŸiden


                    Kaynak kiÅŸiden


                    Günümüz yorumu




TÜRKÜNÜN SÖZLERİ

Serbest :
Of SEPETÇİOĞLU BİR ANANIN KUZUSU
HİÇ GİTMİYOR KOLLARIMIN Efem De SIZISI Vay Vay
Of BÖYLE İMİŞ ALNIMIZIN YAZISI

Bağlantı :
YASSIL DAÄžLAR YASSIL
OSMAN EFEM DE GELÄ°YOR Vay Vay

Of KALK GİDELİM KIŞLA ÖNÜ AŞAĞI
SALIVERMÄ°Åž Ä°NCE BELDEN Efem De KUÅžAÄžI Vay Vay
Of YAMAN OLUR KASTAMONU UÅžAÄžI

Bağlantı


YASSIL : EÄŸil


 

TÜRKÜNÜN ÖYKÜSÜ

Sepetçioğlu bir ananın kuzusu,
Hiç gitmiyor kollarımın sızısı,
Böyle imiş alnımızın yazısı
Yassıl dağlar yassıl aman,
Osman Efem geliyor vay vay!

    Osman Efe de, Osman Efe ha...! Halkın gönlünde umut; yüreÄŸinde sevgi Osman Efe. Zalimler, halk düşmanları derseniz, köşe bucak peÅŸinde Osman Efe'nin. Yüreklerinde bir korku ki, uykuları bölünüyor geceleri. Derebeyi'nin dilinde Osman Efe'nin adı "Åžu SepetçioÄŸlu denen eÅŸkıyayı yakalayanı altınlara boÄŸarım. Ölüsünü, ya da dirisini getirene baÄŸlar, bahçeler vereceÄŸim" diyor. Neden ki derseniz, diyelim: 
    SepetçioÄŸlu Osman Efe mert, bileÄŸine güçlü, yüreÄŸine saÄŸlam biri. Osman Efe  Kastamonu^'nun Araç Ä°lçesi'nin Yukarı AvÅŸar Köyü'nden. Babasının bir karış toprağı yok. Köylük yerde topraksızlık kötüdür. El eline muhtaç eder topraksızlık. Muhtaç eder ki, gündelik iÅŸler karın doyurmaz. Eli görür, cebi görmez insanın. Osman'ın babası da öyle. Ne yapsın? Ek bir gelir gerek. Sepet yapıp satıyor. Hani çok bir ÅŸey kazanmıyor ama; geçinip gidiyorlar. Babasının ölümünden sonra Osman güç durumlara düşüyor. Geçim sıkıntısı çekiyor. Köyü terk etmek zorunda kalıyor sonunda. Varıp Kastamonu'ya yerleÅŸiyor. Baba mesleÄŸi sepetçiliÄŸi de iÅŸ ediniyor kendisine. Zaten bir anası, bir kendi. Geçinip gidiyorlar. Kollu sepet, ekmek selesi, küfe, çeÅŸit çeÅŸit. Küçüklü büyüklü. Günde birkaç tane yapıp satıyor. 
    Bir de ÅŸu var ki, devir çok eski. Anadolu, Beyler'in elinde. Her Beylik kendi bölgesinde yaÅŸayanlardan sorumlu. Yani ki, onların kazancını Bey'ler vergiliyor. Bey'in emrinde sipahiler. Köy köy; kent kent dolaşıp kazançlarının bir kısmını topluyor. Ama öyle bir toplayış ki, düşman başına. Sipahilerin dediÄŸi dedik, çaldığı düdük. Varıyorlar harmanın başına "Bu harmandan elli gülek buÄŸday ayırın aÅŸar olarak" diyorlar. O kadar! Çiftçinin eli kolu baÄŸlı. Harmandan elli gülek buÄŸday çıkar mı, çıkmaz mı belli deÄŸil. Çıkarsa geriye ne kalır. Kışın çoluk çocuk ne yer. Soran yok. Ya gelecek yılın tohumluÄŸu? 
    Sipahiler zalim! Gaddar! Åžundan ki, sırtları kalın sipahilerin. Ä°lk güvenceleri "Bey" sipahilerin. Sonra "Beylerbeyi". Sonra da "PadiÅŸah". PadiÅŸah açıyor aÄŸzını "Åžunca buÄŸday, ÅŸunca arpa. Åžunca deve gerekli bana" diyor. O kadar! Emri Beylerbeyi alıyor, Bey'e iletiyor. Bey de sipahilere. Ha, bir de "Mültezim" denilen gelir toplayıcılar var. Filan köyün tüm gelirini götürü alıyor. Yani, bey istediÄŸi öşrü bildiriyor. Diyelim ki Bey köyden yüz çuval pirinç istiyor. Bunu mültezim köylüden topluyor. Ayrıca kendisi için de ek yapıyor buna. Artık insafına kalmış. Ne kadar pay isterse onu da ekleyip varıp köylüye bildiriyor. "Ãœrününüzden ÅŸuncasını öşür olarak istiyorum. Filan yere getirip teslim edeceksiniz." O kadar! Kim ki istenileni vermedi, ferman padiÅŸahtan. Ä°nsaf sipahiden.
    Ä°ÅŸte SepetçioÄŸlu'nun yaÅŸadığı devir, bu devir. SepetçioÄŸlu'nun yaÅŸadığı Beylik de Ä°sfendiyaroÄŸulları BeyliÄŸi. Ä°sfendiyaroÄŸlu Hamza Bey'de din-iman kıt! Ä°nsaf vicdan hak getire! Öşrü arttırdıkça artırıyor. Köylü, bir deri bir kemik. Umurunda deÄŸil beyin. Durmadan daha çok vergi alınması için emir yaÄŸdırıyor. SepetçioÄŸlu o zamanlar daha "Efe" deÄŸil. "Osman"diyor herkes! "SepetçioÄŸlu Osman".
    Günlerden bir gün, dükkânında sepet örüyor Osman. Kapı tekmeyle açılıyor. "Hamza Bey'in emridir. Hafta sonuna kadar yüz tane sepet vereceksin öşür olarak. Ellisi sele, ellisi kulplu olsun".  Tak kapı sipahiler dışarıda. SepetçioÄŸlu almış başını ellerinin arasına. BaÅŸlamış hesaplamaya. Günde iki sepet örse, hafta sonuna kadar on iki sepet yapar. Eldekileri de eklese, elli sepeti geçmez. Bunların tümünü verirse neyle geçinecek. Ãœstelik düğün hazırlığı var. Üç beÅŸ kuruÅŸ bir kenara atmak gerek. Varıp anasına açmış durumu. Anası tasalı. "OÄŸlum sana kötülük yaparlar. Ne yapıp yap, istediklerini yerine getir. Baban rahmetli de çok çektiydi. Sepetleri yetiremeyince yollarda çalıştırdılar. Ev yapımında iÅŸ verdiler. Sen sen ol, çekin Osmanlı'dan. Ä°stediklerini yetir. Yoksa iyi olmaz".
    Olmazı belli. Ya çaresi? Ne yapsın Osman. Varıp komÅŸu sepetçilerden ödünç sepet istese kim verir. Hepsi aynı durumda. Çaresiz Osman. Gözlerinde uykular kaçık. Hafta sonunu iple çekiyor. "Gelsinler. Durumu anlatırım. NiÅŸanlıyım. Yakında düğünüm olacak. Biraz anlayış gösterin bana derim. Bunlar da insan. Canımı alacak deÄŸiller ya! Olanı alır giderler" diyor. Ä°yi. HoÅŸ! Ama evdeki Pazar çarşıya uymuyor. Hafta sonu gelip de sipahiler kapıya dayanınca iÅŸler karışıyor. "Vay efendim vay! NiÅŸanlıymış da para gerekliymiÅŸ. Öküzün yamacına koÅŸul da aklın başına gelsin. Gör bakalım, yol yapmak mı kolay yoksa sepet mi?". Osman'ın cevap vermesine kalmadan iki kiÅŸi yakalamış kollarından. Sürüye sürüye atın terkisine baÄŸlamışlar. Sürmüşler atları doÄŸru Bey'in huzuruna. Daha bir dolu adam bekliyor kapıda. Kiminin üstü başı lime lime, kiminin gözü yaÅŸlı. Osman da girmiÅŸ aralarına. GirmiÅŸ ya, alıp veriyor, alıp veriyor. Çok geçmeden Bey görünmüş. Elinde nar çubuÄŸu. Sıradan girmiÅŸ. "Demek emirlere karşı durursunuz. Canınız ucuz sizin. Keyfiniz bilir. Alın bunları yol yapımına koÅŸun". O kadar! Bey buyurur, beycik vurur.
    Adamlar sıra sıra dizilir yollara. Osman'ın içi içine sığmıyor. Osman tetikte. Osman yolun kuytusunu kolluyor. Sonra süzülüveriyor karanlıklara. Ver elini Kastamonu. Ä°lkin anasına varıyor. Durumu sergiliyor. "Böyleyken böyle. Canımı zor kurtardım. Bu iÅŸin oluru yok. Sizi size bırakıyorum. Ben bu iÅŸi Bey'in yanına koymayacağım. Onca zavallı adamın ahını alacağım Bey'den". Anası ürkek, "OÄŸul Bey'le yarışa çıkılmaz. Kolu uzundur Bey'in. SaÄŸ komaz seni. Kapısında kulu çok. BaÅŸ edemezsin" diyorsa da Osman kararlı. "Görsünler el mi yaman Bey mi! Dinsizin hakkından imansız gelir. Yanına koymam bunu. Sen benim baba yadigarı tüfeÄŸimi ver. NiÅŸanlıma da gözkulak ol" deyip atlamış atına. DoÄŸruca niÅŸanlısının evine. NiÅŸanlısı da yürekli kız. Ãœstelemiyor hiç.
    Osman düşüyor yollara. Varıp Bey'in konağına ulaşıyor. Pusu kuruyor. Çok geçmeden Ä°sfendiyaroÄŸlu Hamza Bey de at sırtında gezintiye çıkıyor. Sözün kısası, SepetçioÄŸlu Osman, hakkından geliyor Bey'in. Sonra da atını mahmuzlayıp Gülpü Dağına sığınıyor. Gaddar Bey'in ölümünü duyan halk sevinç içinde. Dilden dile anlatıyorlar SepetçioÄŸlu'nu. Bundan böyle de adını, "SepetçioÄŸlu Osman Efe" yapıyorlar. Çokluk da "SepetçioÄŸlu" deyip kısadan kesiyor.
    Bey öldü diye, Beylik dağılmıyor elbette. Hamza Bey'in oÄŸlu Rüstem Bey alıyor Beylik sırasını. Babasından daha gaddar Rüstem Bey. Halkı daha çok eziyor. Bir tek SepetçioÄŸlu karşı duruyor Rüstem Bey'in buyruklarına. BuyruÄŸa buyrukla karşı koyuyor üstelik. Rüstem Bey, öşrün oranını artırınca o da buyrukluyor : "Filan gün, filan saatte, falan yere ÅŸu kadar baÅŸ koyun getirin." O kadar! Koyunlar gelirse gelir; yoksa Bey'in adamlarından bir kaçı gider. Gidecek adamları da iyi seçiyor SepetçioÄŸlu. En gaddarlarını, halka en çok eziyet edenini seçiyor sipahilerin.  
    Bey'de bir telaÅŸ. Atlılar çıkarıyor Gülpü Dağına. BoÅŸ. Halk seviniyor. SepetçioÄŸlu'nun adı dillerde. Herkes elinden gelen yardımı geri koymuyor. Aç-susuz bırakmıyor SepetçioÄŸlu'nu.
    Bey bakıyor bu iÅŸin oluru yok. Ä°ÅŸi kurnazlığa döküyor. SepetçioÄŸlu'nun anasıyla niÅŸanlısını yakalatıp getirtiyor konağına. Sonra da haber salıyor SepetçioÄŸlu'na : "Ya gelir teslim olur, ya da anasıyla niÅŸanlısını boÄŸdururum".  SepetçioÄŸlu durumu öğrenince bir gece baskın yapıyor Rüstem Bey'in konağına. Anasıyla niÅŸanlısını alıp kaçıyor. Kimi, "Beyin adamlarının arasında SepetçioÄŸlu'nu tutanlar vardı, onlar yardım etti" diyor; kimi, "SepetçioÄŸlu çatal yürekli. Bir nara atmış ki yerler yerinden oynamış. Kimsenin kılı kıpırdamamış" diyor.
    Sözün özü, SepetçioÄŸlu, anasıyla niÅŸanlısını da alıp Gülpü Dağı'na çıkmış yeniden. Adı daha da büyümüş. Halk daha tutar olmuÅŸ. Beyin yüreÄŸi korkulu. Öşürü, eziyeti bırakıp bir tek SepetçioÄŸlu'nun peÅŸine takmış adamlarını. SepetçioÄŸlu derseniz üç can. Anasıyla niÅŸanlısı da yardımdan çok yük oluyarlar ona. Sipahilerin yaklaÅŸma haberini duyunca yer deÄŸiÅŸtiriyorlar. Gün oluyor aç-susuz, saatlerce yürüyorlar. Anası derseniz yaÅŸlı. Yola dayanamıyor. Teslim olmayı da istemiyor. Biliyor ki Rüstem Bey saÄŸ koymaz bu kez. Derken sipahilerin tuzağına düşüyorlar bir gün. SepetçioÄŸlu, aslanlar gibi dövüşüyor. NiÅŸanlısı da öyle. Ama anası; anası yürüyemiyor gayrı. VuruÅŸa vuruÅŸa geri çekiliyorlar. Ama, uzun sürmüyor bu. Sipahiler dağın tepesini dolanıp arkadan sarıyorlar. Daha çok dayanamıyor SepetçioÄŸlu.
    Üçünün ölüsünü ÅŸenlikle ÅŸehire getiriyor sipahiler. Günlerce yiyip içip keyfediyorlar. Halk geriden geriden izliyor bu ÅŸenlikleri. Bir de türkü yakıyorlar SepetçioÄŸlu için. Alıp SepetçioÄŸlu'nun tüm yiÄŸitliÄŸini koyuyorlar bu türküye...

Yaslan Sepetçioğlu yaslan,
Laleli çimenli dağlara yaslan,
Analar doÄŸurmaz sen gibi aslan,
Yassıl dağlar yassıl, Osman Efem geliyor aman!

    Yassılsın daÄŸlar ya! Yassılsın ki Osman Efe geçsin. Osman Efe'yi asırlar ötesinden bugüne getirmek olanaksız elbette. Ama türküsü var ya!

Sepetçioğlu bin ananın kuzusu,
Hiç gitmiyor kollarımın sızısı,
Böyle imiş alnımızın yazısı,
Yassıl dağlar Osman Efem geliyor.

Yaslan Sepetçioğlu yaslan,
Laleli çimenli dağlara yaslan,
Analar doÄŸurmaz sen gibi aslan,
Yassıl dağlar, Osman Efem geliyor aman!

Kalk gidelim kışla önü aşağı,
Salıvermiş ince belden kuşağı,
Yaman olur Kastamonu uşağı,
Yassıl dağlar, Osman Efem geliyor aman!


   KAYNAKLAR :
1. Sadi Yaver ATAMAN : Dağcıl Saz Şairlerinin Hür Fikirleri Yaymadaki Rolleri (1944) ve Sepetçioğlu Osman Efe Zeybeği ve Türküsü TFA Dergisi s.165/1963
2. Mehmet ÖZBEK : Folklar ve Türkülerimiz 1975, s.359
3. Ferruh ARSUNAR : Batı Anadolu'da Zeybekler (MİFAD Arşivi No.145)

                                              YaÅŸar ÖZÃœRKÃœT
                                          Öyküleriyle Türküler 2