UZUN HAVALAR

SEFÄ°L BAYKUÅž NE GEZERSÄ°N BU YERDE


Repertuar No
336 
Yöresi- İli
İlçesi- Köyü
Åžarkışla  
Kaynak KiÅŸi
Derleyen
Notaya Alan
 
Ä°cra Eden
 
Makamsal Dizi
Türü
Karar Sesi
La 
BitiÅŸ Sesi
 
Usül
 
En Pes Ses
 
En Tiz Ses
 
Ses GeniÅŸliÄŸi
 


TÜRKÜNÜN SÖZLERİ

SEFÄ°L BAYKUÅž NE GEZERSÄ°N BU YERDE
YOK MUDUR VATANIN Ä°LLERÄ°N HANÄ°
KÜSMÜŞ MÜSÜN SELAMIMI ALMADIN
ŞEYDA BÜLBÜL ŞİRİN DİLLERİN HANİ

EMMİM KIZI AÇ KAPIYI GİREYİM
HASTA MISIN HALÄ°N HATIRIN SORAYIM
SUSUZ DEĞİL MİSİN BİR SU VEREYİM
ÇAYLARDA ÇALKANAN SELLERİN HANİ

CİVAN DA CANANINA BÖYLE KIYAR MI
HASTA BAÅžIN TAÅž YASTIÄžA KOYAR MI
ERGEN KIZA BEYAZ BEZLER UYAR MI
AL GÄ°Y BALAM ALLAN ÅžALLARIN HANÄ°


 

TÜRKÜNÜN ÖYKÜSÜ

     Asıl adı Recep olan Hıfzı, 1893 yılında, AÄŸadede ve Sena Hanım'ın oÄŸlu olarak Kağızman'’ın ilk kurulduÄŸu yer olan Toprakkale Mahallesi'nde doÄŸdu.   
     Hasankaleli Hafız Lütfi Efendi'den din dersleri aldı. Toprakkale (Kağızman) Medresesi'ni bitirdi. Kuran'ı 9 yaşında hıfzettiÄŸi için "Hıfzı" adını aldı. Hıfzı ismini ÅŸiirlerinde "mahlas" olarak da kullandı.
     Sebzecilik ve imamlık yaptı. 
     Åžeriatçılar saz çalmayı yasakladığı için kendisi Def ve Kaval çalardı. Sonraları Aşık Yusuf Sezai'den gizli gizli saz (BaÄŸlama) dersleri  aldı.
     Kağızman ve Kars dolaylarının Ruslar'dan geri alınması sırasında Ermeniler'in yaptığı katliamlarda süngülenerek öldürüldü.
     Ağıtın öyküsü çeÅŸitli kitaplarda yanlış olarak anlatılmaktadır: Güya Hıfzı, amca kızı Suna'ya aşık olur ama Suna'nın ablası AyÅŸe ile evlenir. Çukurova'ya gider.....vs.vs 
    Bunların hepsi gerçekle baÄŸdaÅŸmayan uydurmalardır.

     Hıfzı'nın amcasının oÄŸlu Kerem BaÅŸar'ın anlatımına göre:   
     "Hıfzı, ÅŸiirde geçen amca kızı Suna'ya aşık deÄŸildi. Hıfzı, zaten Çellolar'ın kızı Suna ile evliydi. Suna'nın yörede söyleniÅŸi de "Sona" biçimindedir ve bu ad Kağızman'da çok yaygındır. Ağıt, Hıfzı'nın da çok sevdiÄŸi ve genç yaÅŸta ölen Ziyade adlı amca kızına yakılmıştır. Bu kız akrabalar arasında da çok sevilmekteydi. Hıfzı'nın bu kıza duyduÄŸu sevgi ise "aÅŸk" deÄŸildi. Åžiirde geçen suna (sona) özel ad deÄŸil, Ziyade'nin sıfatıdır, o yüzden de küçük harfle yazılmıştır."


Sefil baykuÅŸ ne gezersin bu yerde 
Yok mudur vatanın ellerin hani 
Küsmüş müsün selamımı almadın 
Şeyda bülbül şirin dillerin hani

Ecel tuzağını açamaz mısın 
Açıp da içinden kaçamaz mısın 
Azat eyleseler uçamaz mısın 
Kırık mı kanadın kolların hangi 

Bir kuzu koyundan ayrı ki durdu 
Yemez mi daÄŸların kuÅŸuyla kurdu 
Katardan ayrıldın ÅŸahan mı vurdu 
Turnam teleklerin tellerin hani

Aç mısın yok mudur ekmeÄŸin, aşın 
Odan ne karanlık yok mu ateÅŸin 
Hanidir güveyin, hani yoldaşın 
Yeşil başlı sunam göllerin hani

Kara yerde mor menekÅŸe biter mi 
Yaz baharda ishak kuÅŸu öter mi 
Bahçede alışan çölde yatar mı 
Uyan garip bülbül göllerin hani

Burda yorgan, döşek, yastık var mıdır 
Dalın tahta duvar, önün yar mıdır
Bu geniÅŸ dünyada yerin dar mıdır 
Hani kapın, bacan, yolların hani

Dolanırdın sol ve saÄŸlarımızda 
Körpe maral idin daÄŸlarımızda 
Taze fidan idin baÄŸlarımızda 
Felek mi budadı dalların hani

Düğününde acı ÅŸerbet içildi 
Gelinlik asbabın dar mı biçildi 
İlikle düğmeni göğsün açıldı
N'oldu kemer beste bellerin hani

Ahmış kaÅŸların var mı kınası 
Ela idi o gözlerin binası 
Kocaldın mı on beÅŸ yılın sunası 
Ver bana tutayım ellerin hani

Emmim kızı aç kapıyı gireyim 
Hasta mısın halin, hatırın sorayım 
EÄŸer susussan bir su vereyim 
Çaylarda çalkanan sellerin hani

Civan da canına böyle kıyar mı 
Hasta başın taÅŸ yastığa koyar mı 
Ergen kıza beyaz bezler uyar mı 
Al giy balam allan şalların hani

Her gelip geçtikçe selam vereyim 
NiÅŸangah taşına yüzüm süreyim 
Kaldır nikabını yüzün göreyim 
Ne çok sararmışsın alların hani

Yatarsın gaflette gamsız, kaygusuz 
Nenni balam nenni kalma uykusuz 
Hem garip, hem çıplak, hem de uykusuz 
Felek fukarası malların hani

Daha seyrangaha çıkamaz mısın 
Çıkıp da baÄŸlara bakamaz mızın 
Kaldırsam ayaÄŸa kalkamaz mısın 
Yok mudur takatin hallerin hani 

Sen de Hıfzı gibi tezden uyandın 
Uyandın da taÅŸ yastığa dayandın 
Aslı Hanım gibi kavruldun yandın 
Yeller mi savurdu küllerin hani

     Hıfzı, ÅŸimdi de amca kızının aÄŸzından yukarıdaki sorulanlara yanıt veriyor:

EmmioÄŸlu küsmemiÅŸim ben senden 
Ölüm lal eyledi dillerim yoktur 
Eydi kametimi büktü belimi 
Kalkamam ayaÄŸa hallerim yoktur

Ben gelende bizim eller yaz idi 
EttiÄŸimiz cilve ile naz idi 
Cehiz düzemedim ömrüm az idi 
Göçtüm gömlek ile şallarım yoktur

Ala kaÅŸlarımın kınası solmuÅŸ 
Ala gözlerime topraklar dolmuÅŸ 
Sararmış gül benzim zafıran olmuÅŸ 
Solmuş yanaklarım allarım yoktur

Haber edin kuÅŸlar çeksin yasımı 
Yuva yapsın püskülümü, fesimi 
Koymadılar doldurayım tasımı 
Havuzdan ayrıldım göllerim yoktur

Anam beni bir kuÅŸ etti uçurdu 
Durma dedi baÄŸlarından göçürdü 
Kahpe felek bizi çarktan geçirdi 
Yaslıyım, yeÅŸilim, allarım yoktur 

Haber edin ishak kuÅŸlar geçende 
Selam söylen her turnalar uçanda 
Ak, kırmızı sarı güller açanda 
Yollayın bana da güllerim yoktur

Yaran yoldaÅŸ beni düşlerde görsün 
Görenler de halim hatırım sorsun 
Yoldan gelip geçen Fatiha versin 
Felek dilencisi mallarım yoktur

Ben de Hıfzı gibi tezden uyandım 
Uyandım da taÅŸ yastığa dayandım 
Aslı Hanım gibi kavruldum, yandım 
Sam yeli savurdu küllerim yoktur

KAYNAK: Metin Turan, 1966. Araştırmacı yazar, yayıncı. Kağızman-Kars.

AÇIKLAMA:
Şeyda: Aşık.
Azat etmek: Serbest bırakmak.
Maral: DiÅŸi geyik.
Kemer beste: Kemer kuşak bağlamış.
Nişangâh taşı: Mezarlarda ölünün baştarafına dikilen taş, baş Taşı, nikap: Örtü, yüz örtüsü.
Bala: Yavru çocuk.

(İkinci şiir için)
Kamet: Boy bos.
Zafiran: safran: Süsengillerden san renkli ve zehirli bir bitki (sütleğen).

                                              Öyküleriyle Ağıtlar
                                              Ahmet Z. ÖZDEMÄ°R