Afyonkarahisar'ın kuzeyinde Döğer ve Ligen Köyleri arasında Emre Gölü vardır. Göle bakıldığında kapkaranlık ve korkunçtur.
İşte bu göl kenarında kalabalık düğün alayıyla, davuluyla, zurnasıyla Ümmü Gelin at üstünde ilerlemektedir. Düğün alayı karanlık bir yere geldiğinde koca kuşlar, kocaman kocaman kanatlarıyla havalanırken tam bu sırada gelinin bindiği at ürker, başını gölden yana çevirir, kaçar da kaçar. Herkes şaşkınlık ve ürkeklik içindedir.
Bağırıp çağrışmalar boşunadır, bakarlar ki, ortada sadece Ümmü'nün yazması kalmıştır.
Başka bir söylentiye göre de Ümmü'yü sevmediği bir delikanlıya verirler. Bunun üzerine Ümmü sevdiği delikanlıyla kaçar. İki genç kaçarlarken yolda bir nehrin kenarına gelirler. Delikanlı nehri geçer, Ümmü ise nehrin dar bir yerinden atlarken duvağı ayağına takılır ve suya düşüp ölür. Sonrası mahkeme, Ümmü'yü, kaçıran delikanlının öldürdüğüne kanaat getirip kadı onu idama mahkum eder.
Ancak delikanlının idam edileceği günün gecesi, zavallı delikanlı olayı anlatan yanık bir türkü söyler. Aynı gece bu türküyü kadı'nın (yargıcın) hanımı duyar. Bu arada kocasını da uyandırır, türküyü onun da dinlemesini sağlar.
Sabah olunca kadı, delikanlıyı serbest bırakır. Onun yerine kızın babasını ve yalancı tanıkları tutuklar.
Kaçındasın Gelin Ümmü kaçında
Sar'altınlar delebiyor saçında
Gelin Ümmü kaldı göller içinde
Katil Göller nere koydun Ümmü'mü
Ümmü'mü Ümmü'mü Gelin Ümmü'mü
On sekizdir siyah saçın örgüsü
Bu güzellik sana Hakkın vergisi
Suya düştü Ümmü kızın kendisi
Katil Göller nere koydun Ümmü'mü
Ümmü'mü Ümmü'mü Gelin Ümmü'mü
Davulcusu kaya dibi dolaşır
Seymenleri kuzu gibi meleÅŸir
Evlerine kara haber ulaşır
Katil Göller nere koydun Ümmü'mü
Ümmü'mü Ümmü'mü Gelin Ümmü'mü
Altın tası suya düşmüş dalabır
Sırma saçlar su üstünde yalabır
Şu gelinsiz gelen kirvan banadır
Katil Göller nere koydun Ümmü'mü
Ümmü'mü Ümmü'mü Gelin Ümmü'mü
Akmaz iken kanlı sular harladı
Gelin Ümmü başın’ kimler bağladı
Gökte melek, yerde insan ağladı
Katil Göller nere koydun Ümmü'mü
Ümmü'mü Ümmü'mü Gelin Ümmü'mü
KAYNAK:
* Türk Halk Müziği ve Oyunları, 1. Cilt, sayfa. 23, 1982-Ankara
Hazırlayan: Kadriye Subakan
AÇIKLAMA:
Delebiyor: Dalgalanıyor.
Dalabır: Dalmış, öyle duruyor, yalabır: Parlak.
Harlamak: CoÅŸmak.
Öyküleriyle Ağıtlar
Ahmet Z. ÖZDEMİR