UZUN HAVALAR

EVLERİNİN ÖNÜ KAVAK


Repertuar No
170 
Yöresi- İli
İlçesi- Köyü
-  
Kaynak KiÅŸi
Derleyen
Notaya Alan
 
Ä°cra Eden
Makamsal Dizi
Türü
 
Karar Sesi
La 
BitiÅŸ Sesi
La 
Usül
 
En Pes Ses
La 
En Tiz Ses
Sol 
Ses GeniÅŸliÄŸi
7 ses 


                    Kaynak kiÅŸiden


TÜRKÜNÜN SÖZLERİ

EVLERİNİN ÖNÜ KAVAK
ELÄ°M KINA YÃœZÃœM DUVAK
MERHAMET ET HALIMA BAK

Bağlantı:
OY OY SEBEBÄ°M OY
OY OY BEBEĞİM OY
OY OY GÃœZELÄ°M OY

BUGÃœN HAVA BULANIKTIR
YÜREĞİM BAŞI YANIKTIR
KINAMAYIN ARKADAÅžLAR
ARKADAÅžIMA YAZIKTIR

Bağlantı


 

TÜRKÜNÜN ÖYKÜSÜ

     Diyarbakır'ın merkez köylerinden birinde çiftçilik ve hayvancılık yapan Hasan Efendi'nin bekar olan oÄŸlu Zülküf, tarla komÅŸuları Nusret Efendi'nin kızı Saliha'ya gönlünü kaptırır. Saliha, köyün güzel kızlarından biridir. O da Zülküf'e karşı ilgisiz deÄŸildir.
     Tarlada ekin biçerken susayan Nusret Efendi kızına, "Saliha suyumuz bitmiÅŸ git Hasan Efendi'den biraz su al gel" der. Saliha, boÅŸ testiyi alarak Hasan Efendi'nin tarlasına gider, Zülküf ile karşılaşır. Sularının bittiÄŸini, su istemeye geldiÄŸini belirtir. Zülküf, Saliha'nın elindeki testiyi alarak su doldurur ve Saliha'ya dönerek "Hadi gidelim, testiyi ben getiririm" diyince Saliha, "Siz yorulmayın, ben götürürüm" der. Zülküf ısrarla kendisinin getireceÄŸini söyleyince beraberce yürümeye baÅŸlarlar. Hasan Efendi, Zülküf'ün elinden testiyi alarak "OÄŸlum, niye yoruldun, Saliha getirirdi" deyince Zülküf, "Olur mu, Biz ne güne duruyoruz, töremiz de bunu gerektirir" der. Oturup ekinlerden bahsederler. Ekinler bu yıl verimli olduÄŸu için de sevinçlidirler.
     Ekinlerin biçilme zamanıdır. Zülküf, kendi ekinlerinin son kısmını biçer ve orağını alarak Hasan Efendi'nin tarlasına gider. Saliha, anası ve küçük kardeÅŸi kendi ekinlerinin son kısmını biçmektedirler. Saliha'nın anası Zülküfü görünce, "Hayırdır oÄŸlum ?" der. Zülküf, "Bizim ekinler bitti. Size yardıma geldim" diyerek Saliha'nın yanında ekin biçmeye baÅŸlar. Saliha ile yan yana orak sallarlarken aralarında konuÅŸmalar olur. Zülküf, ekinleri kaldırdıktan sonra kendisini isteteceÄŸini söyleyince Saliha kızarır ve başını önüne eÄŸer. Zülküf, "Bana varıp varmayacağını bilmek istiyorum. Ona göre anamla konuÅŸacağım" diyince Saliha da "Kısmetse varmak isterim" der.
     Ekinler toplanıp ambara konur. Zülküf anasına Saliha ile konuÅŸtuÄŸunu, gidip istemelerini söyler. Zülküf'ün ana ve babası Saliha'yı isterler, olumlu cevap alırlar. Düğünleri köyün meydanında yapılır. Düğün eÄŸlencesi bitince gerdek odasında elleri kınalı, yüzü duvaklı bir ÅŸekilde Saliha oturmaktadır. Kapıyı çalan Zülküf, zifaf odasına girer. Gelinin yüzündeki duvağı kaldırır, boynuna beÅŸibirlik takar ve konuÅŸmaya baÅŸlarlar. Ä°ÅŸte tam bu sırada dışarıdan baÄŸrışmalar duyulur. Zülküf pencereden dışarı baktığında az ilerideki ekin ambarlarının yandığını ve köylülerin o tarafa doÄŸru koÅŸtuÄŸunu görür. Saliha'ya dönerek, "Bizim ambarda yangın var, gidip bakayım. Hemen dönerim" der ve evden çıkarak yangın yerine doÄŸru koÅŸar.
     Saliha'da gözü olan komÅŸu köyden bir genç, birkaç arkadaşıyla gelerek Zülküfgilin ekinlerini yakıp kaçmışlardır. Sevdalı olan genç ise Zülküf'ün evinin biraz ilerisindeki kavak aÄŸacının altında beklemektedir. Zülküf tam buradan geçerken elindeki tüfeÄŸi ile Zülküf'e ateÅŸ ederek vurur ve kaçar. Zülküf yaralı olarak yerde sürünerek evin kapısına kadar gelir ve kapıyı eliyle vurur. Çalınan kapıyı açmaya gelen Saliha, Zülküf'ü yerde kanlar içerisinde görür. Bağırıp çağırmaya, aÄŸlamaya baÅŸlar. KomÅŸu kadınlar gelir fakat Zülküf kapı önünde ölür.

* Bu otantik hikayeyi 1997 yılında İstanbul'da, Celal Güzelses'in 1948 yılında Diyarbakır Halk Musiki Cemiyeti'ndeki talebelerinden Emekli Albay Suphi Martağan'dan derledim.

                                                   Diyarbakır Kültürü
                                                   Vedat GÃœLDOÄžAN