UZUN HAVALAR

ADINI SEVDİĞİM AVŞAR BEYLERİ


Repertuar No
6 
Yöresi- İli
İlçesi- Köyü
-  
Kaynak KiÅŸi
  YÖRE EKÄ°BÄ°
Derleyen
Notaya Alan
 
Ä°cra Eden
Makamsal Dizi
Türü
Karar Sesi
La 
BitiÅŸ Sesi
La 
Usül
 
En Pes Ses
La 
En Tiz Ses
Do 
Ses GeniÅŸliÄŸi
10 ses 


                    Yöre Ekibi




TÜRKÜNÜN SÖZLERİ

ADINI SEVDİĞİM AVŞAR Aman Of BEYLERİ
SÄ°ZE DE BÄ°R VEZÄ°RLÄ°K YAKIÅžIP DURUR
TOPLA DÄ°ZGÄ°NÄ°NÄ° DE TANI Aman Of KENDÄ°NÄ°
GARŞINDA DÜŞMANLAR BAKIŞIP DURUR Efendim

GAR MI DA YAÄžMIÅž ÅžU AVÅžAR'IN Aman Of DÃœZÃœNE
SIZILAR MI DA GÄ°RMÄ°Åž GIR ATIMIN Of Of DÄ°ZÄ°NE Efendim
SELAM DA SÖYLEN Aman Of ŞU AVŞAR'IN KIZINA
KENDİ DE GÜLÜP BİZİ AĞLADIP DURMASIN Aman Durmasın Efendim

NOT: 650 - 700 yıllık bir maziye sahip olan Avşar Beyleri
Acıpayam-Yeşilova - Tefenni- Gölhisar-Çameli yörelerinin en yaygın ve en çok sevilen uzun havalarından birisidir.

-----------------------------------------

NOT : TRT Müzik Dai. Bşk. THM Md. tarafından derlenerek, THM Repertuarı'na yöre bilgisi olarak "BURDUR - DENİZLİ" diye kaydedilen bu uzun havanın, Ankara Devlet Konservatuarı derleme fişleri incelendeğinde, farklı yörelerden ve farklı kaynak kişilerden birkaç defa zaten derlendiği anlaşılmaktadır.

Derleme Fişlerine göre ;

* 11.07.1938 tarihinde Denizlili çiftçi, 1334 doğumlu İbrahim Akşit'ten yapılan derleme...(derleme fişi 1. görsel) (Soyisim Akşit gibi okunabilmiştir, yanlış okunmuş olabilir)

* 4 yıl sonra 07.07.1942 tarihinde Antalya Zeytin Köyü'nden 1305 doğumlu Ali Dikme'den yapılan derleme... (derleme fişi 2. görsel)

Ali Dikme'ye ait olan derleme fişinin "DÜŞÜNCELER" bölümünde: "ANTALYA'DA DA AYNEN BURDUR GİBİ" notunun yazılı olduğu görülmektedir.

Bu açıklama notunda kastedilen kayıt, eğer Denizli kaydı değil ise bir tane de Burdur kaydı olması gerektiği düşüncesi ön plana çıkmaktadır.

Bu düşünce ile Burdur derleme fişlerinin ve de Burdur ses kayıtlarının dikkatle incelenmesine rağmen, bu ses kaydı ya da derleme fişi bulunamamıştır.

Diğer bir kayıt olan Denizlili Ali Akşit kaydına dair derleme fişi mevcut olmakla birlikte, bu fişe ait ses kaydı da tüm aramalara rağmen bulunamamıştır.

Bu incelemeler sonucunda; Ankara Devlet Konservatuarı derlemelerinde, bu türküye ait 3 ayrı yöreden, 3 ayrı kaynak kişiye ait, 3 ayrı ses kaydı olması gerektiği tahmin edilmekle birlikte, şimdilik 2 kişinin derleme fişine ve de sadece Antalyalı Ali Dikme'nin ses kaydına ulaşılabilinmiştir.

Elimizdeki en eski kayıtlardan birisi olması ve faydalı olacağı düşüncesi ile bu ses kaydı Repertükül'e yüklenmiştir. Bu ses kaydının başında, kaynak kişinin "Zeytin Köyü'nden Ali Dikme" diyerek kendisini tanıttığı da duyulmaktadır. (Savaş Akbıyık)
(Repertükül - Türküpedia)


 

TÜRKÜNÜN ÖYKÜSÜ

  "AvÅŸar Beyleri" Adlı Destanın ve Uzun Havanın (Gurbetin)
    Bazı Tarihi Olaylar ve Anekdotlar BaÄŸlamında Yazılmış Bir Öyküsü
    AraÅŸtıran, Aktaran ve Yazan : Veysel Aydın

    BilindiÄŸi üzere, 1243 yılında (Temmuz ayı), MoÄŸollara karşı yapılan KösedaÄŸ Savaşı ile büyük bir yenilgiye uÄŸrayan Anadolu Selçuklu Devleti, giderek daha da zayıflar ve 1200'lü yılların sonunda tamamen ortadan kalkar. Böylece kendi aralarında yoÄŸun bir "güç, nüfuz ve toprak" mücadelesi yaÅŸanacak olan, II. Beylikler Dönemi baÅŸlar. Bu beyliklerin içerisinde, "Anadolu'nun birliÄŸi" için mücadele eden ve kendilerini birbirlerine "rakip" gören OsmanoÄŸulları BeyliÄŸi ile hemen sınırında yer alan topraklarda hüküm süren GermiyanoÄŸulları BeyliÄŸi de vardır. (Kimi tarihçilerce GermiyanoÄŸulları BeyliÄŸi; II. Yakup zamanına denk gelen "kesintili yıllar" da dahil, takriben 1300 ile 1429 tarihleri arasında, Kütahya ve civarında hakimiyet kurarak hüküm sürmüş, önemli bir beyliktir.) 
    Dolayısıyla bütün beylikler gibi hem OsmanoÄŸulları BeyliÄŸi hem de GermiyanoÄŸulları BeyliÄŸi kendilerini, "Anadolu Selçuklu Devleti'nin öncelikli mirasçısı" olarak görmektedirler ve yukarıda da deÄŸinildiÄŸi üzere, "Anadolu'nun birliÄŸi" gerekçesi baÄŸlamında sürekli bir "güç mücadelesi" süreci yaÅŸamaktadırlar.
    Buradan yola çıkarak konuyu, ÅŸu anekdot baÄŸlamında aktarmak mümkündür.
    Teke Yöresi'nin yetiÅŸtirdiÄŸi çok deÄŸerli üstatlardan Denizlili Özay Gönlüm ve Antalyalı Fahrettin Çelik, deÄŸiÅŸik zamanlarda, AvÅŸar Beyleri hakkında kendileriyle yapılan sohbetler sırasında sorulan çeÅŸitli sorular üzerine hikayeyi; "Büyüklerden de duymuÅŸtuk." diyerek, (özet ÅŸeklinde) şöyle nakletmiÅŸlerdir: OsmanoÄŸulları BeyliÄŸi ile GermiyanoÄŸulları BeyliÄŸi arasında bir "gelin alma" ve "çeyiz" hadisesi gerçekleÅŸir. Gelini alan taraf, karşı taraftan, "gelinin çeyizi" maksadıyla sunulan Denizli bölgesinden, eski adıyla Garbi KaraaÄŸaç-Asi KaraaÄŸaç, bugünkü adıyla Acıpayam olarak bilinen, çok verimli bir bölgeyi mülkiyetine geçirmek ister. Ä°ÅŸte, bu süreçte verilen yerler, mülkiyet altına alınmak için zapt edilmeye gelinince, bölgede yaÅŸayan AvÅŸarlar da "kendilerine ait olan bu toprakları savunmak maksadıyla" gelenlere karşı koyarlar ve aralarında çok kanlı çarpışmalar yaÅŸanır. (Not: Payam, yerel tabirle "badem" demektir.) Åžiir, bu acılı ve sancılı süreçte seyreden olaylar üzerine söylenir (yazılır) ve akabinde de bir uzun hava (Gurbet) yakılır. (Ya da ÅŸiir ile ezgi aynı anda oluÅŸturulur.) 
    Bu olgu üzerine yapılan kısa bir tarih araÅŸtırması neticesinde aÅŸağıdaki bilgilere ulaşılmıştır.
    OsmanoÄŸulları ile GermiyanoÄŸulları arasında bir "gelin" ve "çeyiz" hadisesinin gerçekleÅŸtiÄŸi, tarihi kaynaklara göre kesinlik arz eder ve bu olay çeÅŸitli yayınlarda ÅŸu ÅŸekilde geçer: GermiyanoÄŸulları, Anadolu'nun en güçlü beylikleri içerisinde bulunan OsmanoÄŸulları'ndan ve KaramanoÄŸulları'ndan çok çekinmektedir. Nitekim KaramanoÄŸulları, EÄŸridir ve Isparta merkezli HamitoÄŸulları BeyliÄŸi'ni ortadan kaldırmaya çalışınca, HamitoÄŸulları'na en büyük yardım (kendi çıkarlarını önceleyen) GermiyanoÄŸulları'ndan gelir. OsmanoÄŸulları BeyliÄŸi ile rakip olan (dolayısıyla iyi geçinmeye çalışan) ve KaramanoÄŸulları baskısından da çekinen zamanın GermiyanoÄŸulları Beyi Süleyman Åžah, en azından bir tarafı garanti altına almak için kızı Devlet Hatun'u, OsmanoÄŸulları'na gelin eder. (Burada amaç, hemen yanı baÅŸlarında gittikçe güçlenerek büyüyen OsmanoÄŸulları ile iyi iliÅŸkiler geliÅŸtirmektir.) Ancak bu olaya istinaden, gelinin çeyizi maksadıyla verilen yerler, günümüzde Denizli'ye baÄŸlı olan Acıpayam ilçesinin de içerisinde yer aldığı "Acıpayam Ovası ve civarı" deÄŸildir. 

    Yukarıda aktarılan olayla ilgili elde edilen bulgular şöyledir:
    Yazılı kaynaklara göre, bu olaya konu teÅŸkil eden düğünün tarihi, 1381'dir. Damat, I. Murad'ın oÄŸlu Åžehzade (Åžah-Zade) Bayezid'dir. Bayezid'e gelin gelen kız ise, GermiyanoÄŸulları BeyliÄŸi'ne 1361 ile 1387 tarihleri arasında liderlik eden Süleyman Åžah'ın kızı Devlet Hatun'dur.
    Çeyiz maksadıyla verilen yerler yönünden, aÅŸağıda sunulmaya çalışılan bilgiler, durumu gayet net bir biçimde aydınlatmaktadır. Bu alan Kütahya, Simav, EÄŸri-Göz (Emet) ve TavÅŸanlı'yı kapsamaktadır. Süleyman Åžah, GermiyanoÄŸulları BeyliÄŸi'ne ait geri kalan toprakların ise, kendisine ve kendisinden sonra yerine geçecek olan oÄŸlu Yakup'a (II. Yakup) bırakılmasını ister. Hatta Bayezid, düğünden hemen sonra Kütahya'ya "yönetici-idareci" tayin edilir. Süleyman Åžah da Kula'ya taşınır ve 1387'de vefat eder. Vasiyeti üzerine yerine, UÅŸak ve Åžuhut bölgesinde vali bulunan oÄŸlu Yakup Bey (II. Yakup) geçer. Burada söylenebilecek önemli baÅŸka bir husus, (II. Yakup'un kardeÅŸi) Devlet Hatun'un soyunun, anne tarafından Mevlana'ya dayanmasıdır. Yani Devlet Hatun, Mevlana'nın oÄŸlu olan Sultan Veled'in kızı, Mutahhara Hatun'dan doÄŸmadır. (ÇeÅŸitli kaynaklarda 1413 yılında vefat ettiÄŸi yazar.)
    Görülüyor ki, önceki paragrafta yer alan tarihi bilgiler ışığında, deÄŸerli üstatlar Özay Gönlüm ve Fahrettin Çelik'in naklettiÄŸi anekdot, "çeyiz maksadıyla verilen yerler yönünden" tam manası ile örtüşmemektedir.
    DiÄŸer yandan, yine çeÅŸitli yayınlarda yer alan bilgilere göre, daha 1276'dan önce Kütahya ve Denizli yöresinde kesin bir biçimde varlığı görünmeye baÅŸlayan GermiyanoÄŸulları; MoÄŸol istilası ve baskısı neticesinde, Anadolu'nun içerisine düştüğü kargaÅŸalardan da faydalanarak, kendilerini sürekli güçlendirmeye ve bir beylik kurmaya çalışmaktadırlar. (Bu bölgeye de Anadolu'da ilk defa XIII. yüzyılın baÅŸlarında görüldükleri ve Selçuklu Devleti'nin hizmetinde bulundukları Malatya'dan, MoÄŸol baskısı neticesinde geldikleri söylenmektedir.) Tarihçilerce, 1277'de yaÅŸanan "Cimri (SiyavuÅŸ)" olayı sırasında, Anadolu Selçukluları'nın hizmetinde bulunan GermiyanoÄŸulları'nın, çok yararlılıklar gösterdikleri belirtilir. Ä°ÅŸte, buna istinaden kendilerine, Kütahya ve civarının "dirlik-tımar" gayesi ile verildiÄŸi görüşü ileri sürülür. Belki de önce Denizli ve civarı verilmek istendi! Ancak bu uygulamaya karşılık, yurtlarını kararlılıkla savunan AvÅŸar obaları, anılan tarihlerde zaten çok zayıf düşen Selçuklular'a geri adım attırarak, Germiyan AÅŸireti'nin "Kütahya ve civarına" yönlendirilmesine sebebiyet vermiÅŸ olabilirler. Hatta durumu fırsata dönüştürmeye çalışan AvÅŸarlar, Selçuklular'dan "vezirlik" de talep etmiÅŸ görünmektedir. Bunu, eserin ilk sözünde geçen "Adını SevdiÄŸim AvÅŸar Beyleri, Size bir vezirlik yakışıp durur (duru)" ifadesinden anlıyoruz. (Not: Ä°kinci mısrasın sonunda, parantez içerisinde yer verilen "duru" kelimesi; yöre halkının bazı kesimlerince, günümüze deÄŸin kullanıla gelmiÅŸ, yerel bir ifadedir ve "durur" manasındadır.)
    GermiyanoÄŸulları, 1277'de yaÅŸanan "Cimri (SiyavuÅŸ)" olayından hemen sonra, elde etmek istedikleri Denizli için, daha önce müttefik oldukları Selçuklu veziri Sahip Ata ile mücadeleye de giriÅŸir. Böylece 1277'den itibaren güçlü bir beylik haline gelmeye baÅŸlayan (ve çeÅŸitli yayınlarda, anılan bu tarihlerde, henüz aÅŸiret boyutunda deÄŸerlendirildiÄŸi görülen) GermiyanoÄŸulları, Batı Anadolu'daki Aydın, MenteÅŸe, Saruhan ve Denizli beylerini, ilk zamanlarda kontrolleri altına alırlar. (1289 yılına kadar devam eden bu mücadeleler sırasında aÅŸiretin başında ise, AliÅŸir-oÄŸlu Hüsamettin'in bulunduÄŸu aktarılmaktadır.)
    Sanki öykünün özünü yansıtan bu eserin doÄŸarak ÅŸekillenmesine sebebiyet veren olaylar, yukarıda ortaya konulmaya çalışılan ve 1276 ile 1289 tarihleri arasına denk düşen süreçte yaÅŸanan olaylardır. Hatta Germiyan AÅŸireti ile AvÅŸarlar, özellikle Denizli'nin zapt edilmesi sırasında karşı karşıya gelmiÅŸ olabilirler. Yani hikayenin konusunu teÅŸkil eden destanın ve uzun havanın, bu süreçte yaÅŸanılan acılı ve sancılı olaylar üzerine yazılması-yakılması durumu, yüksek derecede ihtimal dahilindedir. 
Nitekim değerli üstatlar Özay Gönlüm ile Fahrettin Çelik'in naklettikleri biçim, sözlü kültürde, zaman içerisinde meydana gelmesi muhtemel değişikliklerin bir sonucu gibi görünmektedir.

    DiÄŸer yandan, ÅŸu hususu da vurgulamakta fayda olabilir:
    Anadolu Selçuklu Devleti''nin yıkılması sonrasında, Ä°lhanlılar'ın Anadolu Valisi olan Emir ÇobanoÄŸlu TimurtaÅŸ, 1325'te EÅŸrefoÄŸulları ve HamitoÄŸulları beyliklerini ortadan kaldırır. (Tarihi kaynaklarda, daha 1314 senesinde, Ä°lhanlı hükümdarı Olcaytu Han'ın veziri Emir ÇobanoÄŸlu'nun, önemli bir kuvvetle Anadolu'daki beylikleri kontrolü altına almak istediÄŸi belirtilmektedir.) Bunun üzerine, bir yanda Osmanlı, diÄŸer bir yanda da Ä°lhanlı korkusu yüzünden, Ä°lhanlılar'a biat etmeyi yeÄŸleyen ve bunlarla iyi geçinmeye çalışarak, durumu fırsata çevirmeyi de düşünen GermiyanoÄŸulları, yakın coÄŸrafyadaki (EÅŸrefoÄŸulları ve HamitoÄŸulları dışında kalan) diÄŸer beylikleri de ortadan kaldırmak için EÄŸridir'de askeri güç toplayan Ä°lhanlılar'a destek olurlar. Kendileri de pay kapmak maksadıyla Isparta, AlaÅŸehir, Denizli ve MenteÅŸe diyarlarını baskıları altına almaya çalışırlar.
    Böylelikle bir üst paragrafta cereyan eden tarihi olaylar dayanak gösterilme yoluna gidilerek, AvÅŸar Beyleri Destanı'nın (uzun havasının) doÄŸuÅŸu baÄŸlamında ÅŸu fikir de ileri sürülebilir:
    HamitoÄŸulları ve TekeoÄŸulları beylikleri içerisinde bulunan AvÅŸarlar, bu beyliklerin askeri güçleri ile birlikte hareket ederek; ortak yaÅŸadıkları mülkleri savunmak için, hem Ä°lhanlı baskısına hem de akabinde geliÅŸen Germiyan baskısına karşı mücadele vermiÅŸ olmalıdırlar. 

    Bir diÄŸer ihtimal de ÅŸudur: 
    HamitoÄŸulları ve TekeoÄŸulları beyliklerinin içerisinde dağınık bir ÅŸekilde yaÅŸayan AvÅŸarlar'ın bütünü veya bazı kolları; ya bir kereliÄŸine ya da çeÅŸitli zamanlarda bir araya gelerek, güç kullanmak marifetiyle belki, kendi beyliklerini kurmak istemiÅŸlerdir. Veyahut da içerisinde yaÅŸadıkları bu beyliklerden; merkezde, kendilerini doÄŸrudan temsil edecek ve böylelikle kendilerine, yönetimde söz hakkı kazandıracak bir "vezirlik" de talep etmiÅŸ olabilirler. Talepleri, olumlu karşılık bulmayınca da HamitoÄŸulları ve TekeoÄŸulları beyliklerinin askeri güçleriyle zaman zaman mücadele içerisine girme durumu (ihtimali) ortaya çıkar. Bunu, daha önce de vurgulandığı gibi, eserin ilk sözünde yer alan, "Adını sevdiÄŸin AvÅŸar Beyleri, Size bir vezirlik yakışıp durur (duru)" ifadesinden anlamak mümkündür.
    DeÄŸerli üstat Fahrettin Çelik, kendisi ile bu hususta yapılan konuÅŸmalar sırasında, eserin ilk dörtlüğünde geçen "Karşıda düşmanlar bakışıp durur (duru)" mısrasındaki "düşmanlar" ifadesinin, "Germiyan" olabileceÄŸi tezini ileri sürmüştür. Åžayet savaÅŸ ya da savaÅŸlar AvÅŸarlar ile GermiyanoÄŸulları arasında; ulaşılan bu noktaya kadar ortaya konulmaya çalışılan tarihi olaylardan sadece birisinde dahi gerçekleÅŸmiÅŸ ise, bu görüşün doÄŸruluk derecesi epeyce yüksektir, denilebilir.

    Önemli sayılabilecek ve paylaşılmasında yarar görülebilecek baÅŸka bir anekdot da ÅŸudur:  
    Antalya'nın yetiÅŸtirdiÄŸi ve Türk Halk MüziÄŸi'ne büyük katkılar saÄŸlayan üstat Fahrettin Çelik'e; kendisinden derlenerek repertuara kazandırılan "Eser Eser Sabah Yeli Kesilmez" adlı AvÅŸar AÄŸzı Gurbet Havası'nda geçen sözlerin kaynağı sorulduÄŸunda, (hiç tereddüt etmeden) bu iki dörtlüğün, AvÅŸar Beyleri Destanı'nın sözlerinden olduÄŸu cevabı alınmıştır. Ayrıca AvÅŸar Beyleri Destanı'nın ve uzun havasının (Gurbeti'nin) günümüze deÄŸin ulaÅŸmasına katkı saÄŸlayan çok önemli kaynak kiÅŸilerden birisi de  (1983 yılında Ä°stanbul Teknik Ãœniversitesi, Türk Musıkîsi Devlet Konservatuarı'nda öğrenci iken tanışma ÅŸerefine kavuÅŸarak kendisinden feyz aldığım hemÅŸehrim ve deÄŸerli büyüğüm) bu, yeri kolay kolay doldurulamaz sanatçı Fahrettin Çelik'tir. 
    Ä°ÅŸte, adı geçen bu destan-uzun hava, hikayemizin konusunu da teÅŸkil eden AvÅŸar Beyleri Destanı'dır-uzun havasıdır. 
    Buradan yola çıkılarak, şöylesi bir yargıya ulaÅŸmanın hiçbir sakınca doÄŸurmayacağı açıktır: "4'lüklerinin, zaman içerisinde bir takım yapısal deÄŸiÅŸikliklere uÄŸradığı görülse de destan, somut bir biçimde varlığını, hem halk dilinde hem de çeÅŸitli türkülerde, günümüze deÄŸin sürdüre gelmiÅŸtir."
    Fahrettin Çelik üstadın beyanı doÄŸrultusunda, AvÅŸar Beyleri Destanı'nın ve uzun havasının öyküsünü; bir bakıma, "Eser Eser Sabah Yeli Kesilmez" adlı gurbetin de öyküsü ÅŸeklinde niteleyebiliriz.
    Yapılan araÅŸtırmalar doÄŸrultusunda elde edilen "özet bilgiler" eÅŸliÄŸinde ve ortaya konulmaya çalışılan "tarihi olaylar" ile "anekdotlar" baÄŸlamında; "AvÅŸar Beyleri" adlı uzun havanın (gurbetin) konusunu teÅŸkil ettiÄŸi düşünülen AvÅŸar Beyleri Destanı'nın, günümüze kadar gelebildiÄŸi öne sürülebilecek bentlerinin-4'lüklerinin, ÅŸimdilik ÅŸunlardan ibaret olabileceÄŸi varsayılmaktadır:


    AvÅŸar Beyleri Gurbeti'nde yer alan 4'lükler (sözler):

Adını (Aslını) sevdiğim (de) Avşar Beyleri
Size (de) (Sana) (da) bir vezirlik yakışıp durur (duru)
Topla dizginini (dizginleri) tanı kendini
Karşıda düşmanlar bakışıp durur (duru)

Kar mı yağmış (da) şu Avşar'ın Düzü'ne
Sızı-(lar mı) inmiş (girmiş) kır atımın dizine
Benden (Bizden) selam olsun (da) (ÅŸu) AvÅŸar('ın)  Kızı'na
Kendi gülüp beni (bizi) ağlatıp durur (duru)

    Not 1:
    2. dörtlüğün 3. mısrası bazen şöyle de okunmaktadır:
Selam söylen ÅŸu AvÅŸar('ın)  Kızı'na

    Not 2:
    2. dörtlüğün son mısrası bazen ÅŸu ÅŸekillerde de söylenmektedir:
Kendi gülüp beni (bizi) ağlatıp durmasın
Yüz bin sene az geliyor gül yüzüne
Yedi (On beÅŸ-Yüz bin) sene (de) az geliyor gözüme 

    Not 3:
    Ä°lk dörtlüğün son mısrası ile 2. dörtlüğün son mısrası, Antalyalı Fahrettin Çelik'ten aÅŸağıdaki gibi kayda alınmıştır:
Karşıda düşmanların (dizilmiÅŸ) bakışıp durur 
Yüz bin sene (de) az geliyor gözüme


    Not 4:
    Ä°kinci 4'lük; İçel'in Silifke ilçesinden derlenerek repertuarımıza kazandırılmış bulunan "Çiçekler İçinde MenevÅŸe BaÅŸtır" adlı Kerem Havası hariç, Antalya'nın Serik ilçesi ile Ege'nin neredeyse,  iç kısımlarına doÄŸru uzandığı görüşü ileri sürülebilecek geniÅŸ bir bölgede, Kerem Havası (Kerem Havaları) adıyla yaygın bir biçimde icra edilen çeÅŸitlemelerde, genel olarak şöyle geçmektedir:

Çadır kurdum şu yaylanın düzüne
Aynalı Martin'i aldım yüzüme (dizime)
Selam söylen o zalımın kızına
Yedi sene az gelir gül yüzüne 
(Yedi sene az gelecek-geliyor gözüme)

    Not 1:
    "Aynalı Martin'i" aldım yüzüme (dizime)" mısrasında geçen "Martin" kelimesinden de anlaşılabileceÄŸi üzere, bu dörtlüğün; bu silah çeÅŸidinin ülkemizde kullanılmaya baÅŸlandığı tarihlerden itibaren, (kesinlik iddiası öne sürülmemek kaydıyla) halk tarafından ya deÄŸiÅŸime uÄŸratıldığı ya da "öykünme-esinlenme" yolu ile yeniden oluÅŸturulduÄŸu veya bir ÅŸekilde yeniden "uyarlandığı" sanılmaktadır. Belki de durum, sadece bir "etkileÅŸimden" ya da "rastlantıdan" ibarettir. (Yani farklı bir maksatla farklı veya benzer bir türkünün sözel yapısını teÅŸkil edecek yeni bir ÅŸiir yazılırken-söylenirken, etkileÅŸim veya rastlantı sebebiyle böylesi bir sonuç doÄŸmuÅŸtur.) 

    Not 2:
    3. mısrada yer alan "zalımın kızına" ifadesi (sitem maksadıyla) bazen "deyyusun kızına" bazen de "yosmanın kızına" ÅŸeklinde söylenebilmektedir.

AvÅŸar (da) Beyi (de) kimdir gelsin göreyim 
(Avşar da Beyi de dedikleri gelsin göreyim)
Nasıl (bir) (baba) yiğit imiş ben de bileyim
Bergüzar isterse (de şu) canım(ı) vereyim
Can(ım)dan başka (da) bergüzarım yok benim

Aynı 4'lük şöyle de söylenmektedir:
Avşar Beyi der ki gelsin göreyim
O (da) nasıl yiÄŸitmiÅŸ ben de bileyim 
(O da nasıl yiğit imiş ben de bileyim)
ArmaÄŸan isterse (de) canlar vereyim
Candan başka armağanım yok benim

    KiÅŸisel Bir DeÄŸerlendirme:
    AvÅŸar Beyleri Gurbeti'nde yer alan ve gelinen ÅŸu nokta öncesinde sunulmuÅŸ bulunan 4'lüklerden de yola çıkılarak ÅŸiirde, zamanla yapı deÄŸiÅŸikliÄŸinin oluÅŸtuÄŸu görüşü ileri sürülebilir.

    Eser Eser Sabah Yeli Kesilmez adlı "AvÅŸar AÄŸzı" gurbet havasında yer alan (ve anlam bakımından, süreç içerisinde bir sevda ÅŸiirine dönüştüğü de gözlemlenebilen) 4'lükler (sözler):

Eser eser sabah yeli kesilmez
Güzellerin kem sözüne küsülmez
Güzel sevmeğilen (sevmeyinen) adam (yiğit) asılmaz
Severim güzeli korkmam ölümden

    Not:
    2. mısrada geçen "kem" kelimesi, eserin çeÅŸitlemesinde, bazı Burdurlu sanatçılarca "gam" olarak söylenmektedir.

Ne bakarsın Urum Gızı (Kızı) kuleden
At kendini gurtar (kurtar) beni beladan
Seni güzel beni çirkin yaradan
O Tanrı'nın (Allah'ın) kulu ben değil miyim

    Halk dilinden ÅŸiir olarak günümüze ulaÅŸtığı düşünülen, (hayli uzak bir ihtimal de olsa) AvÅŸar Beyleri Destanı'na ait telakki edilebilecek 4'lükler (sözler):

Bir müşküle vardı bizim yolumuz 
(Bir çıkmaza düştü bizim yolumuz)
Geçit vermez sağ yanımız solumuz
Kalır bur(a)da kalır bizim ölümüz
Ölüm ver Allah'ım ayrılık verme

Aşarsak da karlı dağlar aşalım
Düşersek de tozlu yola düşelim
Gelin beyler gelin helallaşalım
Ölüm ver Allah'ım ayrılık verme

    Not 1:
    Ä°lk dörtlüğün ilk mısrasında geçen "müşkül" kelimesinin "engel" anlamında kullanıldığı düşünülmektedir.

    Not 2:
    "AÅŸarsak da karlı daÄŸlar aÅŸalım, Düşersek de tozlu yola düşelim" mısraları, "KarabaÅŸ Koyunu Güde Güde Getirdim" adlı türkünün 2. sözünde de vardır.

    Burdur'a baÄŸlı Arvalı'dan, Metin Türkol'un aktardığı, karakteristik bir 4'lük de şöyledir:

Yüce dağ başında Avşar Beyi'nin yurdu
Nere gitti dağların aslanı kurdu
Avşar Beyi'nin geçtiğini de kim gördü
Getirin Avşar Beyi'ni ben de göreyim

    Not:
    Hem daha önce aktarılan bazı 4'lüklerde veya bu 4'lüklerin bazı mısralarında hem de bu son dörtlüğün bütün mısralarında açıkça görülebileceÄŸi üzere nazım biçimi, 11'li hece ölçüsü yönünden deÄŸiÅŸiklik (farklılık) göstermektedir. (Yani 11'li hece ölçüsü aşılmaktadır. Sebep, ezgilendirmenin getirdiÄŸi bir mecburiyet veya tercih olmalıdır.) Aktarıcı Metin Türkol'un beyanına baÄŸlı kalınarak 4'lük, "aktarıldığı gibi" sunulmuÅŸtur. Ancak aynı 4'lük, 11'li hece veznine göre, çeÅŸitli ÅŸekillerde yeniden tasarlanabilir-uyarlanabilir. Bu baÄŸlamda; her hangi bir iddia gütmemek kaydıyla tarafımca oluÅŸturulmuÅŸ bir örnek, aÅŸağıda yer almaktadır. 

Dağ başında Avşar Beyi'nin yurdu
Nere gitti dağın aslanı kurdu
Avşar Beyi'nin geçtiğin kim gördü
Getirin Avşar Beyi'ni göreyim

    AraÅŸtıran, Aktaran ve Yazan : Veysel AYDIN