UZUN HAVALAR

ABDO'NUN MEZARINI KAYADAN OYUN


Repertuar No
1 
Yöresi- İli
İlçesi- Köyü
-  
Kaynak KiÅŸi
Derleyen
Notaya Alan
 
Ä°cra Eden
Makamsal Dizi
Türü
 
Karar Sesi
La 
BitiÅŸ Sesi
La 
Usül
 
En Pes Ses
Fa # 
En Tiz Ses
Sol 
Ses GeniÅŸliÄŸi
9 ses 


                    Kaynak kiÅŸiden


TÜRKÜNÜN SÖZLERİ

ABDO'NUN MEZARINI KAYADAN OYUN
MEZARIN ÃœSTÃœNE (aney aney) MERMER TAÅž KOYUN
ABDO'NUN YERİNE MÜSLÜM'Ü KOYUN

Bağlantı:
VURMA DEDÄ°M ZALIM (vurma vurma) YARAM DERÄ°NDÄ°R
YARAM SAÄžALIRSA (aney aney) MEVLAM KERÄ°MDÄ°R

GELÄ°N KIZLAR GELÄ°N ABDO'MA GELÄ°N
KÄ°MÄ°NÄ°Z AÄžLAYIN (aney aney) KÄ°MÄ°NÄ°Z GÃœLÃœN
ABDO'YU KALDIRIN BOYUNU GÖRÜN

Bağlantı


SAÄžALMAK : Ä°yileÅŸmek


 

TÜRKÜNÜN ÖYKÜSÜ

     Zeynep Hanım ile AlipaÅŸa Camisi'nin müezzinliÄŸini ve aynı zamanda imamlığını yapan Bilal'in tek çocukları olan Abdurrahman'a genellikle "Abdo" diye hitap edilirdi. 
     Cemil Åžallı’nın da çok yakın ve samimi arkadaşı olan Bilal'in çok güzel bir ses rengi ve  Diyarbakır makam ve usulleri konusunda da epeyce bilgisi vardı.
     Abdo, askerden döndükten sonra Fatma Hanım ile evlendi ve 1927 yılında Åžehmus adını verdikleri bir erkek çocukları oldu.
    Abdo, sığır besiciliÄŸi yapmaktaydı ve o dönemde Diyarbakır'daki sığırların meralara götürülüp otlatılması her yıl ÅŸubat ayında bir yıllığına ihale edilirdi. Genellikle bu ihale Diyarbakır'dan ÅŸehir dışına çıkışı saÄŸlayan Mardin Kapı, Urfa Kapı, DaÄŸ Kapı, Yeni Kapı semtlerinde ayrı ayrı yapılırdı. Abdo, bu ihalelerden Urfa Kapı Semti'nde oturan sığır sahiplerinin sığırlarının otlatılması ihalesini almıştı ve Åžilbe Köyü'nden Mehmet ve Ä°brahim adlı iki kiÅŸiyi de çoban olarak tutmuÅŸtu. Sığır sahipleri sığırlarının otlatılması karşılığı sığır başına ayda 50 kuruÅŸ aylık öderlerdi.
     Abdo'nun yanık ve güzel bir sesi vardı. Kahveci Hakko (Hakkı), Babacan Sülo (Süleyman), Salah Mehmet, Salah Berho (Süryani), Necip (Ermeni) ve Åžefik (Ermeni) yakın arkadaÅŸları idi ve bunlarla beraber bazen Sarıkız'a, bazen Åžakulaziz'e, çoÄŸu zaman da Benu Sen'e giderek içki içip Abdo'nun yanık sesiyle söylediÄŸi türküleri dinleyerek eÄŸlenirlerdi.
     Kendisine ait 25 adet ineÄŸi olan Abdo, bu hayvanlardan elde ettiÄŸi sütü Devlet Hastanesi'ne ve Askeri Hastane'ye satardı. Sütlerin hastanelere götürülme görevini oÄŸlu Åžehmus yapardı.
     Sığırlar her gün otlaÄŸa götürülmek üzere, bir zamanlar trafik bahçesi olan yerde toplanırdı. 1937 yılı mayıs ayında bir cuma günü sabah Abdo arkadaÅŸları Sofi Tahir, Badikili Åžehmus ve Hacı Sefer'in oÄŸlu fırıncı Hüseyin ve Abdo'nun oÄŸlu Åžehmus ile hayvanların toplandığı yerde sohbet ederek, hayvan sahiplerinin sığırlarını getirmelerini beklerlerken, Diyarbakır'a göçmen olarak gelip yerleÅŸen ailelerden birinin ferdi olup karakol bekçiliÄŸi yapan ve 2 tane de ineÄŸi olan Rüstem gelir. Rüstem, Abdo'nun yanına gelerek ineklerinin sütünün azaldığını ve önceden sağıldığı suçlamasında bulunur. Abdo da buna karşılık; "Ben hayvanlarla beraber gitmiyorum. Çobanlarım var. Onlar götürüp getirirler. Senin 2 ineÄŸin var. SaÄŸmış olsalar benim 25 ineÄŸim var onları saÄŸarlardı. Çobanlarım dürüst ve namuslu insanlardır. Böyle bir ÅŸey yapacaklarını sanmıyorum. Sen rahat et hiç kimsenin ineÄŸi sağılmaz. EÄŸer güvenmiyorsan al ineklerini götür. Çobanlara olan 5 - 6 aylık birikmiÅŸ borcunu da ben veririm" der. Abdo bu konuÅŸmadan sonra sırtını dönünce bekçi Resul belinden silahını çekerek 2 el ateÅŸ eder. Abdo aldığı kurÅŸunlarla yaralanır ve yere düşer. Yanındaki arkadaÅŸlarından Badikili Åžehmus müdahale etmek ister ve bir kurÅŸunda ona isabet eder ve kurÅŸunu biten bekçi Resul kaçar. Abdo'nun 11 yaşındaki oÄŸlu Åžehmus babasının üzerine eÄŸilerek aÄŸlamaya baÅŸlar.
     Lala BeÄŸ Mahallesi'nden Daklı Mıçe'nin asker olan oÄŸlu Kahveci Hüseyin olay yerine tesadüfen gelir ve arkadaşı Abdo'nun yaralı olduÄŸunu görünce, yerde yatan Abdo'ya eÄŸilerek "Abdo..! Abdo..! seni kim vurdu.. Söyle seni kim vurdu ?" diye bağırır.
     Kaçan bekçiyi takip eden Abdo'nun oÄŸlu Åžehmus, Urfa Kapısı'nın giriÅŸindeki karakola babasını vuran bekçi Resul'un girdiÄŸini görür ve asker Hüseyin'e babasını vuranın bekçi Rüstem olduÄŸunu ve karakola girdiÄŸini söyler. Hüseyin, ÅŸiddetle karakoldan içeri girer ve burada saklanmakta olan Rüstem'i yakalar. Belinden Rüstem'in silahını alarak Rüstem'in ÅŸakağına dayar tetiÄŸi çeker fakat tabancada mermi yoktur. Rüstem, tabancasındaki 3 mermiyi de kullanmış ve mermisi bittiÄŸi için karakola sığınmıştır. Hüseyin, tabancada mermi olmadığını fark edince tabancanın kabzasıyla Rüstem'e vurmaya baÅŸlar ve aÄŸzı burnu kan içinde kalan Rüstem yere yığılır. Bekçi Rüstem daha sonra tutuklanır ve mahkemeye çıkarılır. 17 yıl 1 ay ceza alarak hapishaneye gönderilir.
     Abdo olaydan sonra hastaneye kaldırılır fakat ikindi vakti vefat eder. Ölen Abdo'nun cezaevinde yatan çok yakın arkadaÅŸlarından Salah Meheme'nin (Mehmet) amcası Arif, Bakır ve Gedenin oÄŸlu Davo (Davut) Abdo'yu öldüren Rüstem'i vurup arkadaÅŸlarının intikamını almak için planlar yapmaktadırlar. Rüstem, hapishanede birgün hastalanır ve revire kaldırılır. Sıhhiyeci olan Arif bunu fırsat bilerek Rüstem'e bir iÄŸne yapar bu iÄŸne ile Rüstem ölür.
     Hacı Cemil Åžallı, bu olay üzerine sözü ve müziÄŸi kendisine ait olan bu ağıtı yakar ve Celal Güzelses de plaÄŸa okur.

* Türkünün ilk dörtlüğünün üçüncü satırında "Abdo'nun yerine Müslüm'ü koyun" şeklinde okunan bu satırın doğrusu "Abdo'nun yerine Rüstem'i koyun" şeklindedir. Çünkü Müslüm diye bir şahsın olayla ilgisi olmadığı gibi Diyarbakır'da Müslüm ismi hiç kullanılmaz.

* Bu olayı Abdo'nun oğlu Şehmus Nas'tan, Sofi Şuko (Şükrü) ve Ali Haydar Calı'dan 1997 yılında derledim.

                                                   Diyarbakır Kültürü
                                                   Vedat GÃœLDOÄžAN

Berho (Süryani), Necip (Ermeni)
satırında "Abdo'nun, yerine